Türkler Teknik Tekstiller Alanına Yönelmeli

Türk nonwoven sektörünün duayenlerinden Hüseyin Cevahiroğlu, üreticilerin klasik nonwoven üretiminden vazgeçmeleri gerektiğini vurguladı.

  26 Mart 2013 21:05 Salı
Türkler Teknik Tekstiller Alanına Yönelmeli

Nonwoven konusunda en önemli Türk uzmanlardan birisi kabul edilen Hüseyin Cevahiroğlu, Textil Dünyası Dergisi olarak hazırladığımız nonwoven dosyası çerçevesinde önemli değerlendirmeler yaptı. Cevahiroğlu hem sektörün çalışmaları hakkında bilgi verdi hem de Türk nonwoven üreticilerinin beklentilerine ışık tuttu. Nonwoven ürünlerin Türkiye’deki üretim süreci hakkında bilgiler aktaran Cevahiroğlu, Türkiye’de nonwoven üretiminin ilk olarak 20. yüzyılın başında omuz vatkası olarak kullanılan ürünle başladığını belirtti. Cevahiroğlu sözlerine şöyle devam etti; “1920-1940 arasında üretilen omuz vatkası nonwoven konusunda ülkemizde atılan ilk adım sayılabilir. Bu süreçten sonra hem dünyada hem de Türkiye’de ekonomik değişimler makineleşmeyi zorunlu hale getirdi. 1945 yılında makineleşmeyle başlayan süreç, 1950’lerde ilk demir tarak kullanılmasıyla devam etti. 1968 yılında da ilk nonwoven hattının ithal edilmesiyle profesyonel üretim süreci başlamış oldu.”

Klasik Üretim Terkedilmeli

1968 yılına kadar üretilen ürünlerin tam olarak nonwoven anlamı taşımadığını ancak bu konuya temel oluşturduğunu hatırlatan Hüseyin Cevahiroğlu, sektöre öncü olan isimler arasında ise; Miras Kardeşler, Şişman Kardeşler, Avram Seferoğlu-Fethi Kutluçınar, İzzet Kuleli, Cavit Çiçek, Konfino-Tezman ailelerinin yer aldığını belirtti. Türkiye’de nonwoven konusunda 2000 yılı öncesine kadar yavaş bir büyüme sergilendiğini ifade eden Cevahiroğlu; “Bu tarihlerde 25 olan üretici sayısı, 2005’lerde 40’a, 2010 yılında 70’e, 2012 yılında da 80’e ulaştı” dedi. 2012 yılı itibariyle 80’e yakın firmanın yaklaşık 500.000 ton kapasite ile çalıştığını dile getiren Cevahiroğlu şöyle konuştu; “ Ülkemizde nonwoven üretimi her geçen gün artıyor. Ancak yaşadığımız temel problem bilinen klasik üretimlerin dışına çıkılamaması olarak tanımlanabilir. Bu tarz standart üretimler sonucunda da rekabet anlamında ciddi bir sorun yaşanıyor. Çünkü ülkemizdeki nonwoven üretiminde yaşanan rekabet kaliteli ürün üretmek anlamında değil, daha ucuzu üretmek anlamında şekilleniyor. Bu da sektörün gelişimini olumsuz etkiliyor. Bunların dışında EDANA ile yaşanan görüş ayrılığı da sektörün küresel gücü açısından soru işaretleri getiriyor. Örneğin elyaf, vatka ve geri dönüşümlü elyaflardan yapılmış keçeler gibi ürünlerin EDANA tarafından nonwoven üretim grubuna dahil edilmemesi önemli bir detay olarak göze çarpıyor.”

Bu tarz yaklaşımların Türkiye’nin küresel alanda yaptığı ticaretin net olarak ortaya koyulmasını engellediğine vurgu yapan Cevahiroğlu, esas çelişkinin Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları’ndan (GTİP) kaynaklandığını ifade etti. Tüm dünya istatistiklerinde nonwoven teknolojisinin 5603 GTİP numarası altında toplandığını aktaran Cevahiroğlu şunlara işaret etti; “Burada alt gruplarda 5603. 11-12-13-14 ve 91-92-93-94 numaralarıyla yalnızca gramaja bağlı bir ayrım söz konusudur. Teknoloji ile ilgili bir detay yoktur. Bundan daha da önemlisi vatka - keçe gibi ürünlerde GTİP numarası çelişiyor ve 5601, 5602 GTİP’leriyle karıştırılıyor. Böyle olduğunda ithalat ve ihracat verileri sağlıklı olarak hesaplanmıyor.”

Koruma Önlemleri İşe Yaradı

Tekstil sektöründe olduğu gibi nonwoven sektöründe de bir değişim yaşanması gerektiğini iddia eden Cevahiroğlu; Teknik tekstiller alanına hızlı bir dönüş yapılması gerektiğini vurguladı. Nonwoven konusunda istenilen seviyeye bir türlü ulaşılamadığının altını çizen Cevahiroğlu şunları dile getirdi; “Kapasitemizin fazla olmasını avantajlı kullanmamız gerekiyor. Mutlaka bu doğrultuda dış satımı geniş alanlara yaymalıyız. 2012 Ağustos ayı itibariyle 5603 GTİP’indeki ürünlerde koruma önleminin de etkisi ile dış ticaretimiz ilk defa artı değer verdi. 2011’de 87 Milyon dolar eksi veren dış ticaret işlemlerinde, 2012’yi pozitif yönlü bir hareketle kapatacağımızı düşünüyorum. Düşük kaliteli Uzak Doğu nonwoven ürünlerine yönelik yapılan koruma önlemleri de ticari anlamda olumlu puanlar almamızı kolaylaştırıyor.”

500 Milyon Dolarlık Ticaret Hacmi Var

Türk nonwoven üreticilerinin 2000’li yıllarda daha çok keçe üretimine yoğunlaştığını açıklayan Cevahiroğlu, 2010 yılından itibaren ise spunbond- melt blown teknolojisi ile su jetli teknolojinin ilk iki sıraya yerleştiğini belirtti.   Bu üretim alanlarında firmaların daha çok ürün vermesi gerektiğini açıklayan Cevahiroğlu; “Yatırımların devam etmesi, dış satış anlamında da güç kazanılmasını sağlar. Firmalar da bu doğrultuda iç pazardan çok ihracata yönelmelidir” dedi. Türkiye’nin nonwoven ithalat ve ihracat değerleri açısından da değerlendirmelerde bulunan Cevahiroğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü; “Türkiye yılda yaklaşık 500 Milyon Dolar civarında bir ticaret hacmine sahip bulunuyor. İç pazar da göz önüne alındığında bu rakamın toplamda 1 milyar dolar civarında gerçekleştiği ifade edilebilir. Küresel piyasaya bakıldığında oldukça düşük seyreden bu rakamın artırılması için özenle çalışılmalıdır. İlk olarak nonwoven üreticileri kendi aralarında birlik oluşturup önemli konularda genel stratejilerini oluşturmalıdır.”

Eğitimli Uzmanlar Konuya Dahil Edilmeli

Firmaların bir araya gelmesi gerektiğinin altını çizen Cevahiroğlu, tanıtım konusunda şirketlerin daha dikkatli olması gerektiğini savundu. Özellikle devlet katına bu konunun yeterince anlatılmadığına işaret eden Cevahiroğlu; “Tanıtım süreci özellikle bilim ve teknoloji, sanayi, ticaret ve gümrük bakanlığı bünyelerinde yoğunlaşmalı. Daha sonra Türkiye milli takımını oluşturup gelecek için hazırlıklar yapılmalı. Üniversiteler, öğretim görevlileri ve öğrencilerin katılımıyla oluşturulan bu grup doğru fuarlar ve doğru stratejilerle Türk Nonwoven sektörünü çok ileri hedeflere ulaştıracaktır” dedi.

Eğitimli ve bilgili gençlerin konuya olan ilgisini artırmak gerektiğini ifade eden Cevahiroğlu, aynı zamanda ithalatın azaltılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini dile getirdi. Cevahiroğlu şöyle devam etti; “Tüm bunların yanında otonom liste diye tabir edilen V. Numaralı listenin çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Bu liste Avrupa Birliği’nde yeteri kadar üretilmeyen ürünlerin birlik dışından sıfır gümrükle ithalatına izin verildiği bir liste olarak biliniyor. GTİP numaralarında yeterli açıklama ve tanımlama yapılamayan bazı ürünler rahatlıkla suistimallere açık hale gelirken, bu durumdan olumsuz etkilenmemek adına hem devlet kademeleri hem de üreticiler sıkı bir takip çalışması yürütmelidir.” Bunların dışında devlet tarafından sağlanan bölgesel teşviklerin, nonwoven gibi az işçi ile üretim yapan firmaları etkilemediğini savunan Cevahiroğlu, bu tarz teşviklerin yerine ithalatı kesebilecek bir ürün geliştiren üreticiye, yeni teknik tekstil ürünleri üretenlere, geleceğin akıllı tekstillerine hazırlık yapanlara, teşvik ve destekler verilmelidir.”

Nonwoven Konusunda Çin’den Korkmak Anlamsız

Bu şekilde uygulanan doğru yatırım çalışmaları ile Türk nonwoven üreticilerinin güçlü bir konuma geçeceğini anlatan Cevahiroğlu, Çinli üreticilerin nonwoven konusundaki yükselişi hakkında da önemli yorumlar yaptı. Cevahiroğlu; “ Çin’in büyümesi bir dünya senaryosu idi. Çinlilerin daha zenginleşmesi ve zenginleşen bu grubun üst sınıf ürünleri ithal ederek tüketmeleri bir stratejiydi. Bunun dışında gelir arttıkça kullan at ürünlerin kullanımı da artacağından, ülke içinde kendini beslemek sorunu da çıkabilir. Bu da ürettiğini içerde kullanmak gibi durumlar oluşturabilir. Bazı Avrupa ve Amerika şirketlerinin orada üretim yapmalarının ana sebeplerinden biri de budur” dedi. Çinli üreticilerin kalite anlayışı açısından oldukça sıkıntılı bir politika izlediğini vurgulayan Cevahiroğlu, bu bölgeden kaliteli ürün almak istiyorsanız mutlaka takip etmelisiniz. Aksi takdir de üretim kalitesi düşecektir. Bunu yapmak maddi anlamda belli bir külfet doğurduğu için Çin’den korkmak anlamsız olur. Bunun dışında Çin’deki üretim kalite açısında oldukça fazla sorgulandığı için, firmalarımızın da bunu göz önüne alarak yatırım yapması gerekiyor.”

Aile Şirketleri Sektörü Şekillendiriyor

Son olarak Türkiye’deki şirket yönetme algısı ve sektörün 2013 yılına ait beklentileri hakkında yorumlar yapan Cevahiroğlu konuşmasını şöyle tamamladı; “ Bizde ki tek olumsuzluk, doğru fizibilite çalışması yapılmamasıdır. Hangi ürün üretilmeli, hangi piyasaya sunulmalı gibi sorular yanıtlanmadan kulaktan dolma bilgilerle yapılan yatırımlar yanlış sonuçlar doğuruyor. Ama büyük bir avantajımız şirketlerimizin aile şirketi olmasıdır. Bu yüzden ben bu işi başaracağım fikri olumlu etkilemektedir. Aile şirketinin olumsuz tarafı ise; kurumsallaşmak ihtiyacı duyulan dönemlerde bunu başaramamaktır. Bu değişimi başarabilenler daha da büyüyebilecektir. 2013 yılında ise, tonajlar, metrekarelerin artmasının yanında fiyatların düşmesini bekliyorum. Faklı yerlerde nonwoven ürün kullanımı gelişeceğine inanıyorum. Özellikle 65 yaş üstü nüfusun artması sağlık ve medikal ürünlerde kullanımı daha da artıracak.”


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.
Hüseyin bey dokuma olmayan kumaşlardaki tecrübelerini en ince ayrıntısına kadar irdelemiş ve bunu insanların beğenisine en çarpıcı şekilde sunmuştur..Tebrikler
misafir 11 Temmuz 2013 19:59 Perşembe
   
Yorum Sayısı (1)