Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde tekstil sektörü, birbirinden farklı birçok sektöre hizmet vermeye başladı. Bunun en güzel örneklerinden birisi inşaat sektöründe kullanılan geotekstiller. Bir inşaat projesi veya sistemin parçası olarak zemin, kaya, toprak veya diğer geoteknik mühendisliği ile ilgili bir malzeme ile kullanılan geçirimli tekstil ürünü olan geotekstiller, örgülü ve örgüsüz olmak üzere 2 gruba ayrılıyor. Örgüsüz geotekstil; ayırma amaçlı olarak milimetreden çok daha ince saf polipropilen veya saf polyester esaslı elyafların iğnelenmesi ve ışıl işleme uygulaması yöntemiyle beyaz renkli olarak üretilirken, örgülü geotekstil ise; dokuma olmayan ürün, iplikleri belli yönde veya rastgele düzenlenmiş ve mekanik, kimyasal ve fiziki olarak bağlı, diğer bir ifade ile yün sanayinde kullanılan dokuma, dikiş, yorgan dikişi veya herhangi bir yöntem uygulanmadan üretiliyor.
Avantajlı ve Düşük Maliyetli
Saf elyaf kullanılarak üretilen geotekstil, sık iğneleme ve üstün üretim teknolojisi ile elyafların homojen bir şekilde dağılımını sağlıyor. Sağladığı avantajlar ve düşük maliyeti ile de dikkat çeken geotekstiller, zamandan, lojistik maliyetten, işçi maliyetinden önemli tasarruf sağlıyor. Zayıf zeminler üzerine yapılması düşünülen yapılarda temel altında kullanılan ve yapı temelinin zemine batmasını engelleyen geotekstil, zeminin stabilizasyonunu sağlar ve beklenmeyen farklı oturmaların oluşma riskini azaltıyor. Sahil yapılarında, dalga hareketlerinden dolayı dolgu malzemesi olarak da kullanılan geotekstil, dolguda kullanılan kaba ve ince filtre malzemelerini etkin bir şekilde ayırır ve dalga hareketlerinden ortaya çıkan emme gücüyle, ince malzemenin kaba malzemeye karışmasını engelliyor.
Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde Öğretim Üyesi olan Prof.Dr. Murat Mollamahmutoğlu, Yayın Grubumuza geotekstiller konusunda değerlendirmelerde bulundu. 1950’li yıllarda örgülü geotekstilin deneme yanılma yöntemiyle kullanılmaya başlandığını söyleyen Mollamahmutoğlu, örgülü geotekstilin belgelendirilmiş en eski kullanımının 1958’de Florida’da sahil yapılarında göze çarptığını belirterek, örgüsüz geotekstilin ilk kullanım alanının ise; 1970’li yıllarda baraj inşasında gerçekleştiğini ifade etti.
“İnşaat Sektöründe Geotekstilin Kullanımın da Artış Oldu”
“Dünya inşaat sektöründe Geotekstil kullanımına bakarsak, yüzde 51 ile ilk sırayı Amerika Birleşik Devletleri almaktadır. yüzde19 kullanımla ikinci sırayı Çin, yüzde 14 kullanımla üçüncü sırayı Avrupa, yüzde 10 kullanımla dördüncü sırayı diğer Asya ülkeleri, yüzde 5 kullanımla Avusturalya ve son sırayı yüzde 1 kullanımla Hindistan almaktadır” diyen Mollamahmutoğlu, 1980’li yılların ortalarından beri Türkiye’de geotekstillerin kullanıldığını ifade ederek, ancak bu rakamın geotekstil kullanımında Asya ülkelerinin yüzde 10’luk dilimi içinde çok düşük bir yüzdeyi oluşturduğunu belirtti. Ülkemizde hızla gelişen inşaat sektöründe geotekstil kullanımı bazı uygulama alanlarında artış gösterdiğini ama bunun daha da artması gerektiğini vurguladı.
Geotekstilin Fonksiyonları
Geotekstilin ayırma, filtrasyon, drenaj, güçlendirme, koruma ve yalıtım olmak üzere 5 fonksiyonu bulunduğunu söyleyen Mollamahmutoğlu: “Ayırma; ince taneli zemin ile iri taneli zemin ara yüzeyine yerleştirilerek malzeme karışımı önlenir. Filtrasyon; en ince zemin tanesinin geçişine izin vermeyerek, zemin suyun geçişine izin vermez. Drenaj; tünel, düşey dren, rezervuar kaplamaları, temel duvarlar gibi inşaatlarda suyun tahliye edilmesini sağlar. Güçlendirme; çekme direncini ve kopmadan önce deformasyon kabiliyetini arttırarak, zemini güçlendirir. Koruma; deformasyonu ve gerilemeyi azaltarak veya gerilmeyi yayarak istenilen malzemeyi korur. Yalıtım; geçirimsiz bir tabaka oluşturmak için bitüm veya plastik yalıtım malzemeleri ile bir çeşit membran oluşturma.”
Türkiye’de Geotekstil Alanında Akademik Çalışma Yok
Türkiye’de genel anlamda, üniversite sanayi işbirliğinde sorunlar olduğunu ifade eden Mollamahmutoğlu, bunun “üçüncü nesil üniversitesi” tesis edememenin bir sonucu olduğunu söyledi. Türkiye’nin hala ortaçağ üniversitesi anlayışını ve yapılanmasını kıramadığını belirten Mollamahmutoğlu, “Gelişmiş ülkelerdeki üniversiteler, eğitim- öğretim yanında, bilgi üreten, bilgiyi paylaşan ve bilgiyi yan kuruluşları ve sanayi işbirliği ile teknolojiye dönüştüren kurumlarıdır” dedi. Türkiye’de ne yazık ki geotekstil üretimine ve geliştirilmesine endüstriyel anlamda katkı sağlayacak akademik çalışma olmadığını ifade eden Mollamahmutoğlu, çalışmaların literatür oluşturma ve taklitten öteye geçmediğini söyledi. Sanayinin de bu sorumluluktan muaf olmadığını söyleyen Mollamahmutoğlu, hemen hemen hiçbir sanayi kuruluşunun üniversitelere bir sorunun çözülmesi, bir teknolojik imkanının geliştirilmesi içinde başvurmadığını vurguladı. Mollamahmutoğlu, “Aslında üniversite sanayi işbirliği bir kültür meselesidir. Dolayısıyla, ne firmaların ne de üniversitelerin dolayısıyla akademisyenlerin Geotekstil ürünlerini geliştirme ve alternatif olabilme gayreti bulunmamaktadır” dedi.
“Eni 10 En Metre Olan Geotekstilleri Sadece Biz Üretiyoruz”
Geotekstil üretiminde faaliyet gösteren Payteks; Türkiye ve Avrupa’daki en geniş geotekstil ürünlerini üretiyor. Yürüttüğü Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmaları ile 10 metre genişliğinde geotekstil ürünleri imal eden Payteks’in Genel Müdürü, Ayhan Kinden, geotekstillerin öneminin gün geçtikçe arttığını belirterek, yatırımlarını buna göre şekillendirdiklerini ifade etti. Üretim aşamasında üretim yaptığı müşterileri ile sürekli iletişim halinde olduklarını ifade eden Kinden, “Müteahhitler yola sardıkları geotekstillerin eninin dar olduğunu bizimle paylaştı, biz de bu doğrultuda genişliği 10 metre olan geotekstiller ürettik” dedi. Kinden, bu sayede müşterilerine zaman, lojistik ve işçi maliyetlerinden önemli tasarruf etmelerini sağladıklarını ifade etti.
“Dünya Markası Olmalıyız”
Kinden, Türkiye’de hızla büyüyen inşaat sektöründe kullanılan teknik tekstillerin arttığını, fakat teknik tekstil malzemesi kullanan firmaların bilinçli olmadığını söyledi. Firmaların ilk önce fiyat sonra kalite mantığı ile duruma yaklaştıklarını ifade eden Kinden, her zaman ön planda kalite faktörü olması gerektiğini belirtti. Teknik tekstil malzemesi üreten firmaların sürekli yenilenen teknolojiyle üretimlerini gerçekleştirmeleri gerektiğini söyleyen Kinden, “Türkiye ekonomisi büyük bir ekonomidir. Önceden çok paralar ödenerek Avrupa’dan alınan teknik tekstiller, artık ülkemizde az bütçeler ile temin ediliyor” dedi. Teknik tekstil alanında markalaşmaya önem verilmesi gerektiğini söyleyen Kinden, dünya markası olmak için hükümetin daha ciddi adımlar atması gerektiğini vurguladı.
“İnşaat ve tekstil sektörü birbirine duyarsız kalamaz”
2000 yılında Mehmet Ali Efekt tarafından kurulan Arteks, inşaat ve tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor. Arteks, inşaat sektöründe çatıda ve cephede kullanılmak üzere; nefes alabilen su yalıtım örtüsü özelliği ile donatılmış olan LAYER’i üretiyor. Arteks’in İş Geliştirme görevini yürüten Mehmet Kılavuz: İnşaat sektörüne ürettikleri ürünlerin yüzde 70-80’ini tekstil sektöründen karşıladıklarını söyledi. Teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanmak gerektiğini ifade eden Kılavuz, “İnşaat ve tekstil sektörü birbirine duyarsız kalamaz” dedi. Geotekstilin inşaatın her alanında kullanıldığını belirten Kılavuz, Ar-Ge çalışmalarımızda üreteceğimiz ürünlerin inşaat alanında uygulanıp uygulanamayacağına dikkat ediyoruz” dedi.