“Tasarlamak Nefes Almak Kadar Vazgeçilmez”

Türk modasını İngiltere’de başarılıyla temsil eden Bora Aksu, Türk modasına ilişkin görüşlerini ve tasarımcı kimliğini yayın grubumza anlattı.

  13 Mayıs 2016 09:00 Cuma
“Tasarlamak Nefes Almak Kadar Vazgeçilmez”

Londra’da Central Saint Martins okulunda aldığı eğitim ve yaptığı master sonrasında ses getiren mezuniyet defilesi ile hayatının dönüm noktasını yakaladığını söyleyen tasarımcı Bora Aksu, başarısının sırrını “Yetenek ve çalışma önemli, ama bunların yanında doğru zamanda doğru yerde olmanın da etkisi büyük” sözleriyle ifade ediyor. Aksu’ya göre tasarımcı olmak başlı başına bir yaşam biçimi ve tasarlamak kendi anlatımıyla “nefes almak kadar gerekli ve vazgeçilmez” bir olgu.

Türk modası ile ilgili görüşlerini aldığımız başarılı tasarımcı Bora Aksu, Türk moda sektörü ile ilgili değerlendirmelerinin yanı sıra, bir moda tasarımcısı olarak mesleğini ve moda tasarımcısı olmak isteyen gençlere yönelik tavsiyelerini de yayın grubumuzla paylaştı.

 

Moda tasarımcılığını nasıl tanımlıyorsunuz? Kendinizi nasıl bir tasarımcı olarak ifade ediyorsunuz?

Tasarımcı olmak başlı başına bir yaşam biçimi. Çünkü benim için tasarlamak nefes almak kadar gerekli ve vazgeçilmez bir olgu. Tasarımcı kimliğimin oluşması ve gelişmesi Londra’daki Central Saint Martins okulunda aldığım üniversite ve master eğitimim esnasında ve bu eğitimin arkasından aldığım ödüller ve sponsorluklar sayesinde oldu.  Yetenek ve çalışma tabi ki önemli ama bunların yanında doğru zamanda doğru yerde olmanın da büyük bir önemi var. Benim için de yeteneğimin şekillendiği ve kavrulduğu Central Saint Martins masterı hayatımı değiştiren noktalardan biri oldu. Mezuniyet defilesinde aldığım olumlu tepkiler kariyerimin başlangıcı oldu.

Her günüm o döneme ait proje ve görevlerle şekillendiği için bir günüm diğerine benzemiyor aslında. O güne ait iş ne kadar yoğun olursa olsun, insanın sevdiği işi yapıyor olması bence işin yükümlülüğünü de tamamen değiştiriyor. Benim için tasarım tamamen o an içinde yaşadığım duyguların ve modun bir yansıması. Bu yüzden aslında hep değişken bir tasarım yolculuğundan ve dolayısıyla değişken günlerden söz etmek mümkün. Ben başarının yaptığınız iş ne olursa olsun işiniz olduğu için değil de, çok sevdiğiniz için yaptığınız zaman geldiğini düşünüyorum. Bireysel modanın güçlendiğinden bahsederken, ben de bu akımın bir parçası olarak kendimi her sezon ifade edebileceğim yeni yollar keşfediyorum. Danteller; el işleri, el emeği nakış ve işleme. Bunların bir şekilde koleksiyonlara yansıması, her seferinde bu el yapımı objeleri modern bir şekilde defileye yansıtmak ve güncel kılmak benim tasarım dilimin de bir parçası…

Türkiye’de moda nasıl algılanıyor sizce?

Türkiye’de son yıllarda moda anlamında inanılmaz bir  farkındalık yaşanıyor. Özellikle yeni jenerasyonda bunu çok net görebilmek mümkün. Ancak moda endüstrisinin genel algılanışında da bazı adımlar atılması gerekiyor.

İngiltere’ye gittiğinizde Türkiye’deki moda kavramı ile oradaki arasında nasıl farklılıklar gördünüz?

Londra ve İstanbul’u moda platformundaki yerleri anlamında karşılaştırmak yanlış olur. Londra, yıllardır süregelen moda haftaları ve işleyen  moda endüstrisi ile kabul görmüş bir şehir. İngiltere moda haftasının ana iskeletini oluşturan İngiltere Moda Konseyi; işleyişi ve kendine has sistemi ile uluslararası platformda önemli bir yere sahip. Londra Moda Haftası denildiği zaman endüstri yeni ve trendsiz fikirleri göreceğini, yeni yeteneklerle tanışacağını bilir.

Sizce Türk modası dünyada öncü olacak konuma nasıl gelebilir?

Tabi ki İstanbul’un da hızla  büyümekte olan bir moda haftası var ama İstanbul’un modaya yön verebilen bir şehir haline dönüşebilmesi için, her şeyden önce bireysellik kavramının tasarıma yansıdığı bir dönemin başlaması gerekir. Özellikle bireysel tasarımcı sayısının artması ve bu tasarımcılara destek verilmesi en önemli etkenlerden biri bana göre…

Tabi ki sadece destek verilmesi de bir yerde yeterli değil. Aynı zamanda bu tasarımcıların yarattıkları ürünlerin kabul göreceği bir pazarın da yaratılması gerekiyor.

 

“20 Yıl Öncesiyle Bugün Arasında Çok Büyük Değişimler Var”

Geçmişten günümüze Türkiye’de moda alanında neler farklılaştı sizce?

Ben 20 yıldır Londra’da yaşıyorum ve 20 yıl öncesi ile bugünü karşılaştırdığımda çok bariz değişimler ve farklar görebiliyorum. 20 yıl önce moda tasarımcısı, stilist vb. gibi kavramlar arasında fark görülmezdi. Şu anda ise moda tasarımcılığı ve moda platformunda yer alan meslekler gençler arasında en rağbet gören meslekler arasında sayılıyor. Bunun yanında moda eğitimi veren üniversite sayısı çok azdı ve onlar da moda tasarımı değil daha çok tekstil tasarım konusunda eğitim verirlerdi. Şu anda ise çok fazla kurum ve üniversite moda tasarım eğitimi veriyor. Çok büyük değişimler var gerçekten.

Koleksiyonlarınızın oluşum sürecinde nelerden ilham alıyorsunuz?

İlham kaynaklarım hep bir şekilde çocukluğuma dönüyor. Tasarımcılık öyle bir şey ki her an yaşayıp, beslenip, sonra onları kendi süzgecinizden geçirdiğiniz bir dönüşüm var her zaman. Benim için başlangıcı ve sonu yok, sadece koleksiyon dönemlerinde o sürecin dondurulup durması ve sonra yeniden devamı var. Tasarımcı olmak işiniz bittiği zaman arkanızda bırakabileceğiniz bir şey değil. Tasarımcı olmak sizin tüm benliğiniz ile günün 24 saati, haftanın 7 günü yani kısaca her an onu yaşıyor olmanız demek. O yüzden de belki her şeyden en önemlisi sevgi. Sevgi ile yaptığınız  tasarımlara bir kadar da güçlü  dokunuş ekliyorsunuz, ki bunu o tasarımla iletişim kurabilen herkes hissedebiliyor.

Koleksiyonlarınızda en sık kullandığınız aksesuarlar neler?

Sezona göre değişiyor tabi ki ama ben aksesuarların kesinlikle tasarımları tamamlayan unsurlar olduğunu düşündüğüm için çok fazla kullanıyorum. Ayakkabı, çanta, çorap, saç aksesuarları en çok kullandığım aksesuarlardan.


“Tasarımcılık Her An Damarlarınızda Akıyor Olmalı”

Moda tasarımcılığı alanında kariyer yapmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler?

Görüştüğüm öğrencilere ilk sorduğum şey, yaptıkları işi ne kadar çok sevdikleri oluyor. Bu sadece tasarım için değil her iş kolu için geçerli. Bunun yanında eğitim  tabi ki çok önemli çünkü yaptığınız işi A’dan Z’ye öğrenmek ve teknik anlamda yeterli olmak için kişinin tasarım kimliğini bulmasında en önemli etkenlerden biri… Bu iş kesinlikle 9-5 arası yapabileceğiniz bir iş değil. Her an damarlarınızda akıyor olması, her an düşünüp üretiyor olmanız lazım. Modanın çok derin düşünce, hazırlık, teknik bilgi ve sürekli görsel beslenme gerektiğini de bilmeleri çok önemli. Ben öğrencilerin her türlü negatif  ‘ben bunu yapamam’ düşüncesinden sıyrılıp aslında her şeyi yapabilecekleri bir boyuta gelmelerinin ve bu boyuta gelirken de tasarımın her sürecinden eğlenerek ve öğrenerek geçmelerinin en doğrusu olduğuna inanıyorum. Aslında önemli olan moda tasarımının sadece defilelerle sınırlı olmadığı ve bu işin çok derin bir mutfağının olduğunu bilmeleri. Öğrenciler mutfaktan da zevk alabiliyorlarsa bence müthiş bir başarı…


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.