“Kumaş Bir Aşktır”

Trendleri takip ederek, dünya çapında müşterilerine farklı desen ve karışımlarda kumaş portföyü sunan Olly Tekstil, inovasyon ve kalite odaklı yaklaşımı ile kısa sürede adını sektöre duyurmayı başardı. Başarılarının sırrını ‘Her gün yeniden yeni başlamış gibi yola çıkmak’ olarak nitelendiren Olly Tekstil A.Ş Kurucu Ortaklarından Erhan Yılmaz, Textowear Dergisi’ne özel bilgiler verdi.

2014 yılında kurulan Olly Tekstil, Adana’da üretim ve Güneşli’de ihracat showroom ve idari ofisi ile tekstil sektöründeki faaliyetlerini sürdürüyor. Sürekli gelişime odaklandıklarını ve kaliteli üretim anlayışı ile müşterilerinin taleplerini en doğru şekilde karşıladıklarını belirten Erhan Yılmaz, kısa sürede sektörde önemli bir başarıya ulaşmalarını sağlayan stratejilerini şu sözlerle anlattı; “Olly Tekstil olarak amacımız Türk modasına yön vermek ve ihracat oranlarına küçük de olsa bir katkıda bulunmak. Yüzde yüz ihracat yapan bir firma olarak, müşterilerimizin taleplerini en doğru şekilde karşılamaya odaklandık. Kısa sürede elde ettiğimiz başarı da bunu gösteriyor. Çalıştığımız bölgelerdeki açıkları çok iyi biliyoruz, neler eksik, müşteri neler bekliyor, moda ne bekliyor bunları çok iyi analiz ediyoruz. Sektörde bu açığı çok iyi doldurabileceğimize inanarak bu işe başladık. Tabi ki harcamadan kazanmak çok zor. Küçük bir firma olarak başladığımız bu işte yatırımlarımız sayesinde bugün çok iyi bir noktaya geldik.  Sahip olduğumuz felsefe sayesinde bugün rakiplerimizin bile ‘bravo’ dediği bir konuma geldiğimizi düşünüyorum.”

Ürün portföylerinin yüzde 80’nin bayan dış giyim, pantolon, ceket takım elbise, etek gibi gruplara hitap eden polyviskon kumaş üretiminden oluştuğunu belirten Yılmaz, “Bunun dışında tabi ki müşteriye hitap eden tasarımlara da yer vermeye çalışıyoruz. Müşterilerimizden farklı desen, farklı kumaş talepleri geliyor. Makine teçhizatımızın ve ürün gamımızın el verdiği ölçüde bunları da üretiyoruz. Fakat bizim için oldukça önemli bir konu var; bize ait olmayan desen ve hiçbir ürünü kolay kolay piyasaya sürmüyoruz. Arkasında durabileceğimiz, referans olabileceğimiz bir ürün değilse onu müşteriye vermek büyük sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle ürün gamımızın dışına çok fazla çıkmamaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.

“Kumaş Bir Aşktır, Elinize Değdiğinde Bırakamazsınız”

Tekstil sektöründe uzun yıllara dayanan tecrübenin ardından kendi şirketini kurduğunu ve tasarım konusuna çok önem verdiklerini belirten Erhan Yılmaz, “Benim tekstil sektöründe yaklaşık 17 yıllık, ortağım Gürcan Kılıçcı’nın ise 25 yıllık tecrübesi var. Kumaş bir aşktır, elinize değdiğinde bırakamıyorsunuz. Sektörde kazandığımız bu tecrübeyi kendi işimize taşımak üzere yola çıktık. Kalite ve inovasyon odaklı bir üretime sahibiz. Yurt dışında 2 tasarımcımız var. Yaklaşık 3 yıldır her 6 ayda bir yeni sezona yönelik desen ve modellerle ilgili yeni tasarımları iletiyorlar. Dünyanın takip ettiği Premiere Vision Paris Fuarı’nda sunulan bir sonraki sezonun renk ve desenlerini kendi imkanlarımız doğrultusunda tasarımlara yansıtıyoruz.” dedi.

Rus Tasarımcıların Koleksiyonlarında Olly İmzası

Yurt içi satışı bulunmayan Olly Tekstil, üretiminin tamamını yurt dışı pazarlara ihraç ediyor. Özellikle Rusya başta olmak üzere Doğu Bloku ülkelerine üretimlerinin yüzde 50’sinden fazlasını ihraç ettiklerini söyleyen Yılmaz, şu açıklamalara yer verdi; “İhracatımızın yüzde 50’sini aşkın kısmı Rusya ve diğer özerk ülkelerden oluşuyor. Doğu Bloku ülkelerinde Avrupa’nın takip ettiği moda 1 yıl geriden takip ediliyor.  Bu da bize daimi ve daha rahat çalışma imkanı sunuyor. Avrupa’da herkes yeni ürün için birbiriyle yarışırken, biz yapılmış kullanılmış, geçen yılın ürününü rahatlıkla satışa sunabiliyoruz. En çok tercih edilen ürün grupları arasında ekose grupları, çizgili gruplar yer alıyor.”

Önemli Rus tasarımcıların yanı sıra Avrupa markaları ile de çalıştıklarını kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Çalıştığımız yurt dışı markaları oldukça çeşitli. Özellikle Rusya’nın en önemli tasarımcılarıyla ve önemli markaları ile çalışıyoruz. Her ay Rusya’dan mutlaka 2 ya da 3 modacı gelir ve çalıştığı firmaların koleksiyonlarını bizim kumaşlarımızla tamamlar. Avrupa’da ise Inditex Grubu Zara’ya ve diğer birkaç markasına zaman zaman ürün veriyoruz. Amerika’da ise White&Black Market’e ürün veriyoruz.”

Olly Tekstil, Kaliteli Büyümeye Odaklanıyor

Üretim kapasitelerinin günümüzde aylık 300 bin metreye ulaştığını sözlerine ekleyen Yılmaz, odak noktalarının hızlı büyüme değil kaliteli büyüme olduğunun altını çizdi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Üretim kapasitemiz bugün itibariyle aylık 300 bin metreye ulaştı. Yoğun talep karşısında zaman zaman kendi üretimimiz dışında fason üretim yaptırmamıza neden oluyor. Ancak üretim kapasitemizin dışına çıkmamaya özen gösteriyoruz. Çünkü her an her şey olabiliyor ve bizler de üretimin kontrolümüz dışına çıkmasını istemiyoruz. Şu anda maksimum seviyede üretim faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz.”

Birçok şirketin aksine öncelikli hedefi kaliteyi korumak olan Olly Tekstil’in felsefesi, kalitenin büyüme ile eşdeğer olması yönünde. “Kaliteli mal üretmek bizim için çok daha önemli” diyen Yılmaz, 2017 yılında 2016’ya nazaran tam 2 kat büyüme gerçekleştirdiklerini ancak 2018 yılı hedeflerinde daha fazla büyüme olmadığını ifade etti.

“Büyüdükçe sorunlarda büyüyor” diyen Yılmaz, şirketlerin büyürken, personel, müşteri memnuniyeti, ürün kalitesi gibi unsurları da göz ardı etmemesi gerektiğini vurguladı. Büyümenin sistemli ve kontrollü bir şekilde yapıldığında verim getirdiğine inanan Yılmaz, konuyla ilgili şu değerlendirmeleri paylaştı; “Ben büyümeyi şöyle bir sistemde düşünüyorum: Şirketi şirket yapan içindeki insanlardır. Daha fazla mal satmanız için daha fazla personel lazım. Ancak çalıştırdığınız personelin de memnuniyeti önemli. Çok büyük rakamlara sahip firmalar biliyoruz, ancak yapılan küçük hatalar, düşünmeden atılan adımlar nedeniyle firmaların itibarı küçülüyor. Bizim için şu anki durumda kalmak çok daha iyi diye düşünüyorum. Ne kadar çok iş o kadar çok uykusuz gece demek tekstil sektöründe. 2018 yılında daha karlı bir satış tabi ki hedefimiz ama büyüme konusunda bu yılki rakamlarda kalmayı, konumumuzu ve kalitemizi korumayı tercih ediyoruz. Zaten bu şekilde sektörde ne kadar başarılı olduğumuzu görüyoruz.”

“Her Gün Yeniden Yeni Başlamış Gibi Yola Çıkıyoruz”

Olly Tekstil, 3 buçuk yıl gibi kısa bir sürede dünya modasında adını duyurmayı başardı. Bu kadar kısa sürede göze çarpan bir başarının sırrı da en çok merak edilenler arasında yer alıyor. Erhan Yılmaz, rakiplerinden farklı olmalarını sağlayan en önemli konunun müşteri taleplerini ilk ağızdan dinlemek olduğuna inanıyor. “En büyük özelliğimiz aslında firma sahiplerinin yabancı dilde müşteri ile birebir konuşabilmesi.” diyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yabancı dil bilmek çok önemli bir özellik, büyük sanayici abilerimizi tenzih ediyorum. Tabi ki birçoğu yabancı dil biliyorlardır ama şirket sahipleri müşterinin bir sorunu olduğunda bunu direkt kendisi değil de üçüncü dördüncü ağızdan duyduğunda gerçek problemi bilmiyorlar. Bizim birinci önceliğimiz; talebi, sorunu ne istediğini ilk ağızdan duyuyoruz. İkincisi ise, yıllardır bu sektörün içindeyiz. Bizlerden çok daha büyük firmalar var ama biz işimizi yeni doğmuş bebeğimiz gibi görüyoruz. Her gün yeniden yeni başlamış gibi yola çıkıyoruz. Tekstilde genç yatırımcıların her zaman yeniden doğmuş uyanması lazım çünkü dünya ciddi bir uluslararası ticari sıkıntı içinde. İnovasyon katmadığınız sürece bu finans sıkıntılarını aşmanın mümkünü yok. En büyük ilkelerimizden biri de ‘her gün ne güzel gün’ diye düşünerek işe başlıyoruz.”

Tüm tekstil sektörünün inovasyona inanması gerektiğini sözlerine ekleyen Yılmaz, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin inanmak ve işine değer vermekten geçtiğini sözlerine ekledi. “Camiadaki tüm arkadaşlarımızın inovasyona açık, yatırıma açık olması ve her geçen gün işine yeni bir şeyler katması gerekiyor. Çünkü artık çok zorlu uluslararası rakiplerimiz var” diyen Yılmaz sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dünyanın en büyük tekstil pazarlarından biri olan Rusya artık tekstili kendi üretmek üzere harekete geçti. Biz de ‘Gelin tesisinizi Rusya’ya taşıyalım’ gibi bazı teklifler de alıyoruz. Bunları kısmen devletle de paylaştık. Böyle bir şeyin önüne kesinlikle engel koyuyoruz, çünkü buradan en ufak bir teknoloji, yetişmiş personel oraya gittiği anda tekstil kumaş sektörü artık bitme noktasına gelir. Bunun için hep yenilikçi olalım, hep sır halinde olalım ve dünya bizi konuşsun. Bunun için de ne gerekiyorsa zaten devlet imkan veriyor diye düşünüyorum.”