Türkiye son 10 yılda pamuk üretim miktarı sürekli olarak gerileyen bir profil çizdi. 2002-3 döneminde 964 bin ton pamuk üreten Türkiye, en kritik seviyeye 2009-10 döneminde 381 bin ton ile gelmişti. 2010-11 döneminde 457 bin ton pamuk üreten Türkiye’de 2011-12 döneminde ise 675 bin ton pamuk üretimi öngörülüyor. Buna karşın, Türkiye’nin pamuk üretimi, iç tüketime (1.5- 1.7 milyon ton civarında) yetmediği için ithal pamuk için Türkiye çok büyük bir pazara dönüştü. Küresel pazardaki dalgalanmalar, döviz kurlarındaki oynamalar, doğal-iklimsel gelişmeler ve artık daha çok öne çıkan GDO’lu-doğal pamuk tartışmalarıyla birlikte pamuk fiyatlarında uzun vadeli öngörüler eskisi kadar net görünmüyor. GDO’suz pamuk üretimi konusunda son dönemde dikkat çekici çalışmalar yapan Ulusal Pamuk Konseyi Başkanı Barış Kocagöz, Textil Dünyası’na pamuk sektörüne dönük değerlendirmelerde bulundu.
2011 yılı pamuk rekoltesiyle ilgili kesin rakamların henüz elde edilmediğini belirten Kocagöz, buna karşın ekim alanlarındaki artışın üretime de yansıyacağını şöyle anlattı; “Geçen yıla göre biz Ege bölgesinde yüzde 40 Güney Doğu Anadolu bölgesinde de yüzde 50 ekiliş alanlarındaki artışa paralel yüzde 45 üretim artışı olabileceği beklentisi içindeyiz”. Üretim konusunda şimdilik tam kapasitenin kullanıldığını söyleyen Kocagöz; “Pamuk üretim maliyetleri ve fiyat dengesi yüzünden Ege Bölgesi haricindeki bölgelerde alternatif ürün olarak mısır ve ayçiçeği ekimi var. 2002 yılında, bu yıl ürettiğimiz ürününden 200.000 ton daha fazla ürettiğimizi düşünürseniz zaten teorik olarak 9 sene öncesini bile henüz yakalayamadık” dedi.
Ekim Alanı Güney Doğu Bölgesi’nde Artıyor
2011’de Ege Bölgesi’nde ekili alanlardaki oransal artışın daha fazla görüldüğünü, ancak bölgenin tüm potansiyelinin de zaten bu kadar olduğunu savunan Kocagöz, Ege Bölgesi’ndeki pamuk ekim alanlarının başka üretimler için kullanıldığına dikkati çekti. Kocagöz sözlerini şöyle sürdürdü; ‘Önceki yıllarda pamuk üretiminden vazgeçerek, ağaç ziraatına yönelen yerler, artık bir daha pamuk üretimine dönemezler. Bu nedenle Ege Bölgesi’nde ekilecek alanlar, bu sene ekilen alandan daha fazla olamaz. Güney Doğu Bölgesi’nde ise durum farklı, orada sulu tarıma açılan yeni alanlar her yıl artıyor. Bu alanların bir kısmına daha pamuk ekilebildiği için hala ekim alanında artış imkanı mevcut. Şartlar olumlu gelişseydi eğer, 2-3 yıl içinde ülkemizin ihtiyacını karşılayabilecek miktarda yani, 1.500.000 ton pamuk üretimi yapmak mümkün olacaktı. Ancak bugünkü fiyat-maliyet paritesi ile bu o kadar yakın görünmüyor. Eğer hükümet politikasında pamuk lehine yeni önlemler alınırsa belki üretimimizin artacağını düşünüyorum”.
İthalat Devam Ediyor, İhracat Yavaş Yavaş Başlıyor
2010 yılında 1.720 milyon Dolar değerinde 889 bin ton pamuk ithalatının gerçekleştiğini hatırlatan Kocagöz, 2011 yılında Ekim ayına kadar 1.662 milyon Dolar değerinde 532 bin ton pamuk ithalatının gerçekleştiğini açıkladı. 2011 yılının tümüne ait kesin rakamların henüz netleşmediğini belirten Kocagöz, buna karşın, daha önceden alınan yabancı kontrat fiyatlarının son dönemde yüksek kalması nedeniyle iptal edilen kontrat sayısında artış yaşandığını kaydetti. Kocagöz, pamukta kendi kendimize yetmediğimiz için şimdilik kayda değer bir ihracatımız olmadığını, ancak, Türk pamuk fiyatlarının dünya fiyatlarının altına indiği için yavaş yavaş ihracatın bazı yörelerde başladığını aktardı.
Türkiye’de pamuk üreticisine destekleme primi verildiğini ancak bunun yetersiz olduğunu belirten Kacagöz, üretim maliyetlerinin diğer ülkelere göre çok yüksek olduğunu söyledi. Karagöz bu konuda şunları söyledi; “Mazot, gübre gibi girdilerin pahalılığı yüzünden oluşan yüzde 25-30 gibi yüksek bir maliyet, Türk üreticilerin yabancı ülkelerin pamuk üreticilerinin gümrüksüz ithal edilen pamuğuyla rekabet şansını azaltıyor. Bölgesel destek ise Havza Destek Modeli ile ileride başlayacak. Havzalar belirlendi ancak bu havzalardaki desteklerin daha fazla olması halinde bu mekanizma çalışacak”. Kocagöz Türk tekstil firmalarının pamuk üretim sürecine girmelerinin olumlu bir etki yaratacağını, böyle bir girişimin pamuğu kullanan sanayicinin üretim sürecindeki problemleri anlaması ve bilinçli üretimin artması açısından sektöre çok şey katacağını dile getirdi.
Makineleşme Pamuk Hasadında Zorunlu
Pamuk hasadında makineleşmenin Türkiye için olmazsa olmaz bir gerçek olduğunu vurgulayan Kocagöz, hasatta işçilik maliyetlerinin son 10 yılda hızla arttığını, bu nedenle işçi ile toplatılan pamuk tarımını yapmanın imkansız hale geldiğini belirtti. “Sadece makine ile toplama sayesinde üretici kilogram başına 20 kuruş tasarruf etmiş oluyor” diyen Kocagöz, diğer yandan yükselen standartlar nedeniyle bu alanda işçi bulunamadığını savundu.
Makineli hasadın yayılmasıyla farklı yerlerde üretilen ürünlerde kalite ve standartların da birbirine yaklaştığına işaret eden Kocagöz, ancak makineli hasadın doğru uygulanması ve toplanan ürünlerin doğru işlenmesinin çok önemli olduğunu ve bunun kaliteyi direkt olarak etkilediğini belirtti. Kocagöz; “Bu anlamda, Ekonomi Bakanlığı’nın çırçır fabrikalarına bir standart getirmek ve üretimde Tek Balya sistemine geçmekle ilgili çalışması var. Yeni kurulan pamukta lisanslı depoculuk sistemi de önümüzdeki sezon Ege’de faaliyete geçecek. Buralarda kalite standartlarına göre balyaların tek tek ayrılması planlanıyor. Böylece kaliteli ürün daha iyi fiyatla satılma ve bulunma imkanına sahip olacak” diye konuştu.
Pamuktaki mevcut fiyatların ve düşük seyreden dünya piyasasının etkisi ile, 2012 yılında ülkemizde pamuk üretiminden vazgeçen üreticiler olacağının kesin gözüyle baktığını dile getiren Kocagöz, Ege Bölgesi’nde ekili alanlarda ciddi düşüşler yaşanacağını, Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise yeni açılan sulanabilir alanlar ile bu etkinin daha az görüleceğini ifade etti. Kocagöz, 2012 için kesin rakamlar vermek için henüz erken olduğunu, Mart ayının beklenerek ekim trendlerinin beklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye Yüzde 100 GDO’suz Pamuk Üreten Bir Ülke
Küresel pazardaki en önemli pamuk üreticilerinin genel olarak GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) pamuk üretimiyle öne çıktıklarını belirten Barış Kocagöz, dünyada GDO’suz pamuk üretiminin artık sadece yüzde 15 civarında olduğunu söyledi. Kocagöz, GDO’lu pamuk tohumlarının ülkeye girişinin yasak olması ile birlikte Türkiye’nin yüzde 100 GDO’suz pamuk üretimi yapan dünyadaki 2-3 ülkeden biri olduğunun altını çizdi.
GDO’suz üretimin bir ayrıcalık olduğunu ifade eden Kocagöz; “Böyle bir ayrıcalıktan Türk Tekstil sanayinin yararlanması ve marka haline getirmesi gerek. Biz de bu amaçla geçen yıl başlattığımız ‘GMO FREE Turkish Cotton’ projesinde pamuk balyalarından nihai tekstil ürününe dek etiket ve kontrol sertifikasyonunu tamamladık ve ilk adım atıldı. Nihai ürün olarak GMO FREE ilk pantolon piyasaya sunuldu. Özellikle Avrupa’da GDO’suz üretilmiş ürün kullanmaya duyarlı bir tüketici kitlesi ve pazarı olduğu kesin. Bunu kullanmak ise bizim elimizde.
Yapay Elyaflar Öne Çıkıyor
Yapay elyafların dünyadaki kullanımının her geçen yıl arttığını belirten Kocagöz, bu artışın hızını kaybetse de eksiye düşmeyeceğini söyledi. Kocagöz sözlerini şöyle bitirdi; “Şu an için dünya elyaf kullanımının yüzde 51’inin suni elyaf, yüzde 49’unun ise pamuk elyafı olduğu varsayılıyor. Bu oranın 2015 yılında yapay elyaf lehine yüzde 60’a kadar ulaşması bekleniyor. Ancak son yıllarda pamuk elyafının daha kaliteli segment ürünlerine hitap ettiği açıkça kabul edildiği için pamuk lehine de bir fiyat rekabeti görülüyor. 2011 yılında pamuk piyasasındaki yüksek fiyat oluşumları, bir fren etkisi yarattıysa da çok büyük etkisi olduğunu söyleyemem. Bu paylaşım oranlarının dünya nüfusunun standartlarının yükselmesine paralel, pamuğun lehine tekrar dönebileceğini düşünüyorum”.