İskur Group, Krizi Fırsata Çevirdi

Türkiye’nin en önemli iplik üreticilerinden olan İskur Tekstil, sektörde büyümesini sürdürüyor. Kriz dönemlerini büyüyerek geçiren firma, yıllık 23 ton civarındaki iplik üretiminin yüzde 34’ünü ihraç ediyor.

  19 Mart 2013 03:11 Salı
İskur Group, Krizi Fırsata Çevirdi

Pamuk ticareti ve çırçırcılıkla faaliyetlerine başlayan İskur, günümüzde iplikten örme ve dokuma kumaşa, boya apreden konfeksiyona, tekstil sektörünün her alanında ve enerji sektöründe, faaliyet gösteriyor. 1991 yılında Kahramanmaraş’ta kurulan firma, bölgenin önemli istihdam kaynağını oluşturan gruplarından birisi olarak tanınıyor. İskur Grup’un ana faaliyet konusu, iplik üretimi olan İskur Tekstil Enerji firması, Türkiye ve Avrupa bölgesinde gerçekleştirdiği başarılı çalışmalarla öne çıkıyor.

İskur Tekstil’in 3 open-end, 1 ring, 1 compact olmak üzere toplamda 5 iplik işletmesi bulunuyor. Firma, günde ortalama 75 ton, yılda ise ortalama 27.000 ton civarında iplik üretimi gerçekleştiriyor. Türkiye kısa elyaf iplik üretim kapasitesinin 2.300.000 ton ve kapasite kullanım oranının da yüzde 80 civarında olduğu verilerine dayanarak, İskur’un gerçekleştirdiği üretimler sonucunda yüzde 1,5’a yakın bir pazar payına sahip olduğu belirtiliyor. Büyük grupların yanı sıra, irili ufaklı birçok tekstil işletmesinin faaliyet gösterdiği Türkiye iplik sektöründe, İskur pazar payı olarak, oldukça güçlü bir konumda bulunuyor. 2011 yılı toplamında 23.000 ton civarında iplik üretimi gerçekleştiren firma, bunun 7.800 tonunu ihraç ederek, yıllık üretiminin yüzde 34’ünü yurtdışına satma başarısını gösterdi. Textil Dünyası olarak, Türkiye’nin önde gelen iplik üreticilerinden olan İskur Group Yönetim Kurulu Başkanı Abdul Kadir Kurtul’dan firmanın gelişimi ve sektörden beklentileri ile ilgili önemli bilgiler aldık.

1500’ün Üzerinde İplik Çeşidi Üretiyoruz

İskur’un open-end tesislerinde Ne 4/1-40/1 aralığında, pamuk, polyester, viskon, gibi hammaddelerden üretim yaptıklarını belirten Kurtul; “ Yüzde 100 tek maddeden veya elyaf karışımlardan, düz veya şantuklu olmak üzere 400’ün üzerinde iplik çeşidi üretebiliyoruz” dedi. Ring ve kompakt üretim tesislerinin ürün yelpazesinin daha da geniş olduğunu ifade eden Kurtul, sözlerine şöyle devam etti; “Karde hattında Ne 6/1’den Ne 40/1, penye hattında ise Ne 12/1’den Ne 70/1 aralığına kadar üretim yapabiliyoruz. Pamuk, polyester, viskon, tencel, modal hammaddelerinden yüzde 100 veya karışım ipliğinin yanında düz, şantuklu, likralı 1500’ün üzerinde iplik çeşidi üretilebiliyoruz. İpliklerimiz ağırlıklı olarak Single Jersey, Ribana, Lacoste, Strech gibi örgü kumaş imalatının yanı sıra,  saten, gabardin, poplin, otoman gibi dokuma kumaşlar üretiminde ve denim kumaşı alanında kullanılıyor.”

Hammadde tedariğinin ağırlıklı olarak yurtdışından sağlandığını açıklayan Kurtul, kaliteli olduğu müddetçe dünyanın birçok ülkesinden pamuk alımı yaptıklarını vurguladı. Pamuk alanında en büyük alım yapılan ülkenin Amerika olduğunu ifade eden Kurtul; “Yöreden, özellikle de Diyarbakır’dan akredite ettiğimizi firmalardan alım yapıyoruz. Çok düşük miktarda olsa da kendi tarım işletmelerimizde de özel, kaliteli pamukları üretip iplik işletmemizde kullanıyoruz” ifadesini kullandı. Viskon hammaddesinin ülkemizde üretilmediğinin altını çizen Kurtul: “Bu ürünün tamamını ithal ediyoruz, ancak polyesteri de ağırlıklı olarak yurtiçinden Sasa’dan satın alıyoruz” dedi.

Fabrikalarda kullanılan makineler konusunda da bilgi veren Kurtul, işletmelerinde Schlafhorst, Trützschler, Zinser ve Rieter iplik eğirme makineleri kullandıklarını belirtti. Sektörde ileri teknoloji makinelerle çalışması gerektiğini belirten Kurtul sözlerini şöyle sürdürdü; “ Bunun tek bir yolu var, o da ithal makine. Keşke bizim ülkemizde de makine sanayi çok gelişmiş olsa biz de tüm ihtiyacımızı yurtiçinden karşılasak. Umarım günün birinde ülkemizden, dünya devi olan ve iplik sektörüne yön veren büyük makine üreticilerimiz çıkar. Biz de onlardan alım yaparız. Böylece ülkemizin en önemli problemlerinden biri olan cari açığı da önlemiş oluruz.”

 

 

Krizi Fırsata Çevirdik

Türkiye’nin teknolojik anlamda altyapısı sağlam makineler üreten bir ülke olmasını çok istediklerini belirten Kurtul; “Zaman zaman yaşanan krizler bu süreci aksatıyor, ancak bizimde bu kriz dönemlerini hasarsız atlatmamız lazım, krizle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Türkiye’de yaşanan krizlerin önce finans sektörünü sonra da reel sektörü ciddi anlamda etkiledi diyen Kurtul şöyle devam etti; “Halen bazı ülkelerde olumsuz etkileri devam ediyor. İskur açısından duruma baktığımızda, krizin ilk çıkış dönemi olan 2008’in son çeyreğinde bir durağanlık yaşadık. Bazı işletmelerimizi geçici olarak kapatmak zorunda kaldık. Daha sonra kendimize geldik. Yeni pazar, alternatif pazar arayışlarına girerek alışkanlıklarımızı değiştirdik. Doğal hedging yöntemlerimizle risklerimizi minimize ederek krizi yönetmeye çalıştık. Başarılı da olduk ve krizi fırsata çevirerek o dönemden büyüyerek çıktık. 2009’un ikinci yarısı ve 2010 yılı oldukça iyi geçti. 2011 yılında da pozitif hava devam etti. Günümüz global dünyasında, krizler artık sürpriz değil, hayatın doğal akışı içinde yer alan şeyler. O yüzden krizle yaşamasını ve mücadele etmesini öğrenmemiz lazım.”

Ek Vergiler Bizi Etkilemedi

Hükümetin dokuma ürünlerine getirdiği ek vergiler konusunda kendilerinin çok etkilenmediğini de anlatan Kurtul şunları söyledi; “İskur olarak ürettiğimiz ipliğin yarısına yakını kendi örgü ve dokuma işletmemizde kullanıyoruz. %30’un üzerindeki kısmını ise ihraç ediyoruz. Grup dışı yurtiçi iplik satışımız bu yüzden çok az. Ürettiğimiz kumaşın tamamını ise yurtdışına satıyoruz. Bu açıdan, ithal kumaşa gelen ek vergi düzenlemesinin grubumuza önemli bir yansıması olmadı. Ancak, yurtiçine satış yapan yerli iplik ve kumaş üreticilerine önemli katkıları olmuştur. Bu tarz yerli sanayiyi koruyan düzenlemelere çok olumlu bakıyorum.”

İthal kumaş ve iplik gibi ürünlere getirilen ek vergilerin kendilerini çok fazla etkilemediğini söyleyen Kurtul, farklı uygulamalarla daha yararlı dönemler geçirebileceklerini savundu. Önümüzdeki günlerde açıklanacak Yeni Teşvik Sistemi’nde iplik yatırımlarına gerekli desteğin verilmesini beklediklerini söyleyen Kurtul; “Tekstil ve hazır giyim sektörü ülkemizin en önemli sorunu olan istihdamın en yoğun olduğu sektörler dolayısıyla bu alanların desteklenmesi gerekiyor. Yurtdışında bazı ülkeler, ülkemizden ithal ettikleri iplikler için anti-damping soruşturması yürütüyorlar. Bu soruşturmalarda ülkemizin yetkili mercilerinin ihracatçının yanında yer alıp üst düzey lobi faaliyetlerinde bulunması ve ihracatçıları desteklemesi gerekiyor” dedi.

Yatırımlara Devam Edeceğiz

Son olarak 2012 yılına dair beklentilerini açıklayan Kurtul sözlerini şöyle bitirdi; “Sektör olarak, 2010 ve 2011 yılını oldukça hareketli ve yoğun geçirdik. Özellikle emtia piyasalarında yaşanan dalgalanmalar hammadde fiyatlarını oldukça yukarı noktalara taşıdı. Bu da paralel olarak iplik fiyatlarına yansıdı. Şu anda ise, yerine oturmuş durağan fiyatlar söz konusu. Bu açıdan, 2012 yılının daha stabil geçeceğini düşünüyorum. İskur olarak bu yıl da iplik yatırımlarımıza devam etme düşüncesindeyiz. Hedefimizde, vortex yatırımı ve bir tane daha kompakt tesisi yatırımı yapma planımız var.”

 

 

 

 


YORUMLAR
Sayın ziyaretçimiz; Üye olmadan yapılan yorumlar "misafir" olarak adlandırılacaktır. Yorumlarınızda size özel bir isim ve resim kullanmak, yaptığınız yorumlara üye menüsünden ulaşmak, yorumlarınıza gelen cevapları kontrol etmek ve üyelere sunulan daha pek çok özellikten yararlanmak için üye olun!
Bu haber hakkındaki yorumunuz nedir?
1000 - karakter kaldı.