Küresel pazarın en önemli tekstil tedarikçisi Çin, yasal ve bürokratik olarak yoğun bir dış ticaret mevzuatına sahip. Çin’de liberal ekonomik politikalarla komünist düzenin oluşturduğu karma yapı, üreticiler ile satıcıları iki ayrı oyuncu olarak tanımlıyor. Çinli üreticilerin ihracatını veya Çin pazarına ithalatı yönlendiren acentalar ticarette önemli bir görevi yerine getiriyor. Intertextil Shanghai Apparel Fabrics fuarında görüşlerini aldığımız Hongli Buye (HLBY) firması yetkilisi Erdem Gülen önemli açıklamalarda bulundu. 2009 yılında Pekin’de kurulan HLBY, Türkiye’den önemli tekstil firmalarıyla ihracat ve ithalat çalışmaları yürütüyor. 6 yıldır Pekin’de yaşadığını söyleyen Gülen, kumaş acentası hizmeti veren Hongli Buye firmasında Çinli ortaklarıyla birlikte çalıştığını ifade etti.
Hongli Buye firması olarak sadece Çin pazarına Avrupa kumaşı ithalatı ile çalıştıklarını, ithalat yapmadıklarını söyleyen Gülen, 2012 yılında 1 milyon Euro üzerinde ciro elde ettiklerini açıkladı. Bu yıl toplamda 70-80 bin metre kumaş ithal ettiklerini belirten Gülen, 2013 yılı hedeflerinin 110-120 bin metre olduğunu açıkladı. Gülen; “Bu kumaşlar çok pahalı yüksek kaliteli kumaşlar. Rekabetin yoğun olduğu bir pazarda işe başladığımız halde, daha ofisimiz kurulmadan 100 bin Dolar ciro elde etmiştik” diye konuştu.
Yüksek Kaliteli Kumaşlar Talep Görüyor
İtalya başta olmak üzere Avrupalı markaların kumaşlarını Çin pazarına getirdiklerini ve sattıklarını belirten Erdem Gülen, önemli müşterileri arasında Türk üreticiler olduğunu açıkladı. Erdem çalışmaları hakkında şunları dile getirdi; “Çin’de 3 çeşit müşteri profilimiz bulunuyor. Birincisi kumaşı direkt Avrupa’dan getirip bunları kendileri kıyafet haline getirerek Çin pazarına satanlar, fason elbise yapanlar, bir de Avrupa’da ve ABD’de kendi markaları olan Çinli üreticiler. Türkiye’de üretimini gerçekleştirip burada acentalığını yürüttüğümüz firmalar arasında Teknik Mensucat, Bez Tekstil, Akın Tekstil ve İrteks bulunuyor ilk sıralarda yer alıyor. Bunun dışında belli çaplarda iş yaptığımız Özlem Tekstil, Sanko ve Matesa firmaların kartelalarını alıyorum.”
Çalışmalarında kaliteye önem verdiklerini belirten Gülen, bu nedenle orta ve üst düzey segmentlere sahip üreticilerle çalıştıklarını kaydetti. Gülen; “Çin pazarında çalışmak için kalitenin yanı sıra güvenilir ve hızlı olunması da diğer önemli özelliklerdir. Çünkü basic ürün üreten bir firmanın Çin pazarında başarılı olma şansı yok” dedi. Üst kalitede kumaşın Çin’de de yeteri kadar üretildiğine dikkati çeken Gülen, Çin pazarında başarılı olmak için bu Pazar için özel bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladı. Gülen; “Acenta olarak biz, müşteri ile üreticiyi ortak bir noktada buluştururuz. Bu nedenle fuarlar sadece kumaşları gördüğümüz bir yer olmanın ötesinde, ikili görüşmeler anlamında büyük önem taşıyor” dedi.
Üreticiler Direkt İthalat Yapamaz!
Çinli üretici firmaların direkt ithalat yapamadıklarını hatırlatan Erdem Gülen, Çin de üretim ile ithalat-ihracatın iki ayrı iş kolu olarak tanımlandığını ve birlikte kesinlikle yapılamayacağını anlattı. Gülen sözlerini şöyle sürdürdü; “Örneğin siz Çinli bir kumaş üreticisiniz. Basic kumaş üretiyorsunuz ama özel bir kumaşa ihtiyacınız oldu. Bunu Türkiye veya başka bir ülkeden direkt olarak alamazsınız. Aynı zamanda ürettiğinizi direkt olarak ihraç da edemezsiniz. Burada acentalar devreye giriyor. Acentalar onlar adına alım-satım yapıyor. Dolayısıyla ithalatçı veya ihracatçının ilk müşterisi resmi olarak acentalar oluyor.”
Şu anda 50’nin üzerinde müşterileri olduğunu, 30-35 firmaya satış yaptıklarını belirten Gülen, temel sıkıntılarının Çin pazarına uygun kumaş bulmak olduğunu söyledi. Çin pazarında İtalya, Güney Kore ve Japon üreticilerin güçlü olduğunu kaydeden Gülen, Türk üreticilerin Çin’e ihracat için mutlaka acentalarla temasa geçmesi gerektiğinin altını çizdi. Gülen; “Çin böyle yaparak ithalatı zorlaştırmak istiyor. Biz malı getirtirken, yüzde 32 gümrük, fon ve tarife ödüyoruz. Daha sonra bunun üzerinden de yüzde 17 Kdv hesaplanıyor. Yani, 100 tl’lik bir mala 32 tl vergi ödeniyor, sonra 132 tl’nin de yüzde 17 kdv’si hesaplanarak ekleniyor. Böylece son rakam 150-160 tl civarında oluyor. İhracatçı firmalar bunları daha sonra geri alıyor, ancak ithalat firmaları için bir geri ödeme olmuyor. Bunların yanı sıra tarife dışı engeller de görülüyor. Ürünlerle ilgili birçok test soruluyor, ayrıca kumaş test merkezleri var, oralarda test uyguluyorlar.” dedi.
Acenta sürecinde yapılan bu testlerden sonra satış aşamasında ikinci bir testin gerçekleştiğini açıklayan Gülen, özellikle kot ve yüzde 100 pamuklu ürünlerde tarife dışı engellerin yoğunlaştığını belirtti. Testlerin sonuçlarının çok geç geldiğini ve ürünlerin bekletildiğini ifade eden Gülen, bu süreç nedeniyle Çin’de çalışmak isteyen firmalar için acentaların hayati önemdi olduğunu yineledi.
Çin Güvenilir Bir Ülke
Çin’in yabancıların hoş karşılandığı bir ülke olmadığını, ancak yeni yeni açıldığını kaydeden Erdem Gülen, buna karşın Çin’in güvenli bir ülke olduğunu vurgu yaptı. “Çin, Rusya ve Türkiye’den bile daha güvenli bir ülke” diyen Gülen, cezaların çok ağır ve caydırıcı nitelikte olduğunu belirtti. Gülen bu konuda şunları söyledi; “Genelde ispatlanması zor olduğu için dolandırıcılık olur, ancak kimse evinize, arabanıza dokunmaz. Cezalar gerçekten çok ağır. Adi bir hırsızlığa 6-7 yıl çalışma kampı cezası veriliyor. Ancak faturasız satışlar olduğu için dolandırıcılık daha zor ispatlanır
Türkiye’nin Çin pazarında belirli bir sinerji yaratamadığına değinen Erdem Gülen, tanıtım çalışmaları ile bunun mutlaka yapılması gerektiğini söyledi. Şu anda Çin’e mal satamayan, turist getiremeyen iki ülkenin Türkiye ve Hindistan olduğunu savunan Gülen, şu anda Çin’de Türkiye ile ilgili hiçbir tanıtım çalışması yapılmadığını vurguladı. Gülen, Çin’deki değişmeleri takip edecek bir tanıtım çalışmasının önemli olduğunu sözlerine ekledi.