1945 yılında Walter Reiners ve Stefan Fürst tarafından Mönchengladbach’da, Schlafhorst’un bodrum katında gerçekleştirilen üretimle başlayan Reiners + Fürst yolculuğu, günümüzde iplik hatlarına yönelik eğirme komponentleri, bilezik ve kopçaları üretiminde büyüyen bir yetkinlikle tüm dünyaya ulaşıyor. Dördüncü kuşağı temsil eden Benjamin Reiners, Mönchengladbach’da bulunan ana merkezlerinde şirket tarihçesinden, yeni nesil ürünler ve uluslararası pazarlara dair birçok konu hakkında yayın grubumuzun sorularını yanıtladı.
Reiners + Fürst, oldukça köklü geçmişi olan bir firma ve iplik işletmelerine yönelik faaliyetleriniz de çok uzun yıllara dayanıyor. Tekstil sektöründe dünya çapında tanınmanıza uzanan başarı öykünüzü okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Elbette. Reiners + Fürst’ün temelleri 1945’te atıldı ama geçmişi daha eskilere dayanmaktadır. Büyük dedem, mühendis olduktan sonra ilk işine o zamanlar Mönchengladbach'da oldukça küçük bir onarım atölyesine sahip olan Sayın Schlafhorst’un şirketinde başlar. Bu sırada Monforts ailesinden gelen bir bayanla evli olan büyük dedem Schlafhorst'da çalışmaya başlamadan önce büyük ve ünlü bir şirket olan Monforts’a bir iş başvurusunda bulunur. Ancak kurucusu A. Monforts, ‘Senin için şu an bir iş pozisyonum yok, neden şansını Schlafhorst’da denemiyorsun? Küçük bir şirket ama Sayın Schlafhorst’u çok iyi tanıyorum, iyi bir insan, onunla çalışmaya başlayın derim.’ cevabını verir. Böylece büyük dedem Schlafhorst'e giderek orada çalışmaya başlar.
İşini severek yapar ancak Schlafhorst onun için çok küçüktür ve birkaç yıl sonra tekrar August Monforts’a mektup yazarak ikinci kez Monforts’ta çalışmak istediğini belirtir. Ardından Sayın Monforts’dan aldığı mektupta şu sözler yazılıdır: ‘Öyleyse Schlafhorst’u büyüt’. İşte başlangıç noktası budur. Birkaç yıl daha geçer, Sayın Schlafhorst’un bir oğlu vardır ancak şirkete devam etmek istemez. Bu nedenle Sayın Schlafhorst temel olarak şirketi büyük dedeme bırakır. Bu, yaklaşık 1900’lerde sanırım 1904 yılında gerçekleşir. Ardından dedem Schafhorst'u büyütmeye başlar. Akabinde oğlu Dr. Walter Reiners, 40'lı yıllarda şirkete adımını atar ve o da Schlafhorst'ü büyütmeye devam eder.
Bu sıralarda 2. Dünya Savaşı başlar, Schlafhorst büyük bir tahribata uğrar ve savaşın hemen ertesinde üretime başlama izinleri yoktur. Bu sebeple büyükbabam Dr. Walter Reiners makinelerin geliştirilmesi için en iyi mühendisi olan Sayın Stefan Fürst ile bir araya gelir. Ne yapacaklarını düşünürler, çünkü Schlafhorst hala harap haldedir ve üretim yapamazlar. Bu yüzden başka bir şey yapmak kararı alır ve bu karar ile Reiners + Fürst’ü hayata geçirirler. Bir süre düşündükten sonra ‘Heimnudler’ adlı makarna makinesini üretmeye başlarlar. Bu ürün Mönchengladbach'daki dükkânlarda çok iyi bir satışa ulaşır. Çalar saat üretmek üzerine bazı düşünceler de vardı. Bir başka ürün ise iki ipliği birbirine düğümlemek için geliştirdikleri bir ‘Hand Knotter’ idi. Ancak bu eğirme için değil örneğin dokuma için kullanılmaktaydı. Bunların hepsi 1945’ten 1947’ye kadar gerçekleşir. Her şey Sayın Reiners ve Fürst’ün ekibine katılan Schlafhorst’un bazı eski çalışanları ile birlikte Schlafhorst Genel Merkez binasının bodrumunda sürer. Çünkü yalnızca burası savaştan zarar görmemiştir.
Bundan sadece 2 yıl sonra, tekstil pazarlarını gezen başka biri onlara; ‘Neden eğirme bilezikleri ve kopçalar üretmiyorsunuz?’ diyerek bir fikir öne sürer. Çünkü sektör tekrar canlanmaya başlamıştır. Sadece bu bölge civarında 40’dan fazla iplik fabrikası bulunmaktadır. Bölgenin her yerinde buna ihtiyaç duyuluyor olması nedeniyle, ilk kopçalar üretilmeye başlanır. Bugün elimizde neredeyse aslı gibi olan eski bir kopça bulunmakta, 1949’a ait kalite kontrol damgası var. Bu oldukça eski ama yine de bugün kaliteli bir ipliği eğirebileceğine eminim. Belki günümüzdeki kadar yüksek kalitede bir ipliği değil ama yine de işe yarayacaktır. Bunu gururla saklıyorum.
Schlafhorst’un yeniden inşa edilmesiyle birlikte üretim başladı, dolayısıyla büyükbabam Dr. Walter Reiners ve ayrıca şirketin kurucu ortağı Bay Fürst tamamen Schlafhorst için makine üretmekle meşguldü. Daha sonra 1952’de hemen bitişikteki binaya taşındılar. Sayın Fürst o tarihten itibaren şirkete tek başına bakıyordu. Saat 15.00’e kadar Schlafhorst’ta çalışıyor ve saat 15.00’ten sonra da R+ F için çalışabiliyordu. Burası aynı zamanda tüm enerjisini verdiği yerdi ve o zamanlarda kullandığımız makinelerin hepsi Sayın Fürst tarafından tasarlanmıştı. Oğlu tarafından bana anlatılan hikâyelerde; Bay Fürst evde oturup bir parça gazeteye aklına gelen yeni fikirleri çizer ve sonra onları buraya getirip gerçek çizime dönüştürürmüş. Sayın Fürst, şu an halen piyasada yer alan Autoconer sarım makinesinin en büyük mucitlerinden biriydi. 5 Kasım 1945'te kurulan yeni şirketin belgesi her işçinin okuması adına dışarı konmuştu. Yeni kurulmuş bir şirket olduğu yazılmaktaydı ve büyükbabam tarafından imzalanmıştı. Burada iki şirketin de daha iyi bir gelecek inşa etmeleri amacıyla tüm çalışanların birbirlerine yardım etmesini istedi. Bu şekilde başlayan şirket, önceleri sadece ulusal pazara yönelik üretim ve satış gerçekleştiriyordu. Daha sonraları uluslararası platformdaki çalışmalara başladı. Bildiğim kadarıyla, yanılmıyorsam 1956 yılında birlikte ilk çalışmaya başladığımız mümessillik şirketi Brezilya’dandı. Bu durum, muhtemelen uluslararası boyuta geçişimizin başlangıç noktasıdır.
O zamanlar pazarlar tamamen farklıydı; Japonya’ da çok büyük miktarlarda iplik üretimi gerçekleştiriliyordu ve yerel pazara hizmet sunan kendi bilezik ve kopça üreticisi de bulunmaktaydı.
Ayrıca İsviçre’de o güne dek olan rakibimizin yanında, tek başına Almanya’da da 2 veya 3 rakibimiz vardı. Amerika pazarı Hindistan ve elbette Çin, daha işlerinin başında ve kendine bakmaktaydı. Neredeyse bütün pazarların kendi üreticileri vardı. Sonrasında giderek daha da uluslararası olmaya başladı. Ürünlerimiz Japonya'da ya da Amerika’da satılıyordu. 60’lı ve 70’li yıllarda giderek satışların daha da arttığını düşünüyorum.
Ring iplik eğirme makinelerinin daha verimli çalışması ve işletmelerin verimliliğinin artması için müşterilerinize hangi yenilikleri sunuyorsunuz?
Bir kopçadan diğerine, on binincisine, yüz binincisine kadar, ürün çeşitliliği sağlamak adına ürünlerimizi iyileştirmek ve bunu gerçekleştirmek için de her zaman üretimimizi geliştirmekteyiz. Bu, müşterilerimizin ürünlerimize, bilezik ve kopçalarımıza güven duyması, iğden iğe sabit bir iplik kalitesi elde etmeleri açısından fazlasıyla önem taşıyor. Şimdilerde bir Türk müşterimizin tesisinde daha gelişmiş, yeni nesil bir kopça ile denemeler yapmaktayız. Buna yeni başladık ve çok heyecanlıyız. Çok çalışıyoruz. Bilezik ve kopça sisteminde daha az sürtünme değerleri bekliyoruz ve kesinlikle daha az enerji tüketimi, daha yüksek eğirme hızları ve umuyorum ki, uzatılmış kopça kullanım süreleri.
Reiners + Fürst’ün kompakt ve siro-kompakt iplikler için TURBO eğirme bilezikleri ile optimize edilmiş kopçaları işletmelere ne tür avantajlar sağlıyor?
Her şeyden önce eğirme bileziklerimiz çok uzun kullanım ömrü ile birlikte en yüksek iplik kalitesi, düşük değişkenlik ve iğden iğe sürekliliği garanti eder, dolayısıyla ona güvenebilirsiniz. Bileziğimizi alıyorsunuz ve uzunca bir süre üzerine düşünmenize gerek kalmıyor. Kopçalarımıza gelirsek; kompakt kopçalarımızın en yeni versiyonunu pazara sunduk ve dünya çapındaki müşterilerimizde gayet iyi çalışıyor. Kullanım ömrünü uzatmak ve daha da yüksek iğ devirleri elde etmek için azaltılmış sürtünme değerleri ile birlikte, en yüksek iplik kalitesine sahip olmanıza imkân sağlıyor.
Türkiye tekstil sektörü sizin için nasıl bir konumda? Türkiye’deki pazar payınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Türkiye, bizim için dünyanın en önemli pazarlarından biridir. Bizim için önemli olan 4 ana pazar var; Çin, Hindistan, Pakistan ve Türkiye. Hepsi bizim için çok önemli, ancak konum olarak bize yakın olması ve beraberinde müşteriler ile rahatça ilgilenebiliyor oluşu bizim için Türkiye’yi daha da önemli kılıyor. Çünkü çok sayıda müşterimiz ile aynı düşünce tarzına sahibiz. Hesaplamalarımıza göre bu dört pazarı karşılaştırdığımızda, pazar payımızın en büyük olduğu ülke, yüzde 40 pazar payı ile Türkiye’ye ait.
Türkiye pazarına yönelik hedefleriniz bakımından 2017 yılının ilk çeyreği nasıl geçti? 2017 yılı sonunda ulaşmayı hedeflediğiniz satış rakamları nelerdir?
Yakın zamanda bu konu üzerine konuşmuştuk ama yılın ilk çeyreği Türk pazarında yaşanan gelişmelerden dolayı zordu, ama şimdi koşulların biraz daha düzeldiğini düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye'den yakın zamanda birkaç büyük sipariş aldık. İlk çeyreğe rağmen, bu yıl Türkiye’de bir önceki seneye kıyasla en az yüzde 3'lük bir büyüme bekliyoruz.
2017 yılında küresel pazarlardaki hedefleriniz nelerdir? Güçlü olduğunuz pazarlar ve bu pazarlara yönelik hedeflerinizden bahseder misiniz?
Dünya çapında, bu yıl R+F için yüzde 5 ila 7 arasında bir büyüme bekliyoruz. Ekonomik anlamda en büyük payı Çin alacaktır, çünkü Çin'de özellikle yüksek kaliteye sahip olmak için hala yatırımlar yapılıyor ve buradan çok iyi bir pay alabileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca Pakistan ve Hindistan ve daha önce de belirttiğimiz gibi tabii ki Türkiye de bu büyümeye katkıda bulunacaktır.
Genel olarak geleceğe olumlu bakıyoruz. Yaptığımız yeniliklerin doğru yönde ilerlediğinden çok eminiz. Müşteriler bunu yapmaya devam etmemiz gerektiğini söylüyor ve daha çok sipariş veriyorlar. Bazen istenilen tüm ürünleri tedarik etmekte güçlük çekiyoruz. Ayrıca sunduğumuz hizmetleri sürekli geliştiriyor ve müşterilerimize yardımcı oluyoruz. Müşterilerimizden de bu durumu çok sevdiklerine dair her geçen gün daha fazla geri dönüş alıyoruz.