Kumaş ve aksesuar sektörünün en önemli fuarlarından olan Premier Vison Paris (PV), İstanbul’da açtığı ofisle, fuara katılan Türk tekstilcilerin sayısını arttırmayı hedefliyor. Geçtiğimiz yıllarda Türk üreticilerin fuara katılımına izin vermeyen, hatta 1996 yılında Paris’te bir otelin lobisinde alternatif bir sunum düzenleyen Türk tekstilcilerin tutuklanması sürecinde yer alan fuar, değişen dünya koşullarına kayıtsız kalamadı. İlk önce fuara Türklerin katılımına izin veren organizatör firma, her yıl artan Türk katılımcı sayısı ile beklemediği bir ilgi elde etti. Fuar, hedefini büyüterek, daha fazla Türk tekstil ve aksesuar üreticisini fuara çekmek için İstanbul ofisini hayata geçirdi.
Türk tekstilcilerin ‘iade-i itibar’ yılı olarak değerlendirilen 2011 yılında 52 Türk firmasının katılımı ile en büyük ulusal grubu oluşturan Türkiye, organizatörler için en büyük pazarlardan biri haline geldi. Ekim ayında gerçekleştirilecek olan Premiver Vision fuarına katılacak Türk firma sayısı 61 olarak açıklandı. Türk pazarındaki ilgiyi boş bırakmayan organizatör firma İstanbul ofisini açtı.
Türkiye Sınavı Çoktan Geçti!
Dünyadaki 10. ofisini İstanbul’da açan PV’nin CEO’su Philippe Pasquet yaptığı açıklamada; “Türkiye kalite, servis ve hızıyla çoktan sınavı geçti” dedi. Türkiye’nin üretim kalitesi, hizmeti ve üretim hızı, coğrafi konumu ve yaratıcılık kabiliyeti ile moda ve trend yaratan ülkelerle aynı düzeye gelmeyi başardığını belirten Pasquet, Şubat 2012 tarihindeki PV’yi ziyaret eden Türk ziyaretçi sayısının 1300’ü aştığını açıkladı. Aynı fuara 56 Türk firmasının katıldığına da değinen Pasquet, PV’nin kumaşta trend belirleyen bir fuar olduğunu söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti; “Bu fuar parasını vererek stand açılan bir fuar değil. Fuara katılabilmeniz için gerçekten kumaşta kaliteyi ve hizmeti üst sınıf vermeniz gerekiyor. Türkiye bu sınavı çoktan geçti. Bu pazara daha yakın olabilmek için hem üretici hem de katılımcılarla birebir ilgilenebilmek için İstanbul’da ofis açtık. Türkiye’ye daha yakın olmak istedik”
Pasquet, fuara katılan 28 ülkeden gelen toplam katılımcıların arasında Türkiye’nin en çok sergi alanına sahip 3. Ülke olduğunu açıklayarak, fuara gelen her 8 yeni katılımcıdan birinin Türk olduğunu da aktardı. Asya pazarındaki ülkeleri de değerlendiren Pasquet, Hindistan’ın geleneksel yanıyla moda yaratma konusunda çok geride kaldığını, Çin’in ise ancak iç talebi karşılamaya çalıştığını söyledi. Pasquet; “Türkiye son 10 yıldır kendini geliştirmek ve uzmanlaşmak için hem bizim fuarımıza hem de dünyadaki pek çok fuarı takip ediyor. PV olarak bizim, tasarım transfer ederek üreten değil, kendi tasarımlarını yaratan ülkelere ihtiyacımız var. Türkiye artık bunu yapıyor” dedi.
Türk Tekstilcilerin En Gözde Katılımcı Oldu
Hatırlanacağı gibi Türk kumaş ve aksesuar üreticileri 1989 yılından itibaren Premier Vision fuarına katılmak için talepte bulunuyor, ancak fuar yetkilileri ‘doluluk’ nedeniyle kendilerine yer vermiyordu. Birçok sektör temsilcisi bu tavrın aslında Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi olarak görülmemesi nedeniyle ortaya çıktığını savunmuştu. Bu süreçte kırılma noktası 1996 yılında yaşanmıştı. Kiraladıkları bir otelin salonunda ürünlerini sergileyen Mensa, Deba ve Güney Sanayi firmalarının temsilcileri PV’nin katılımcısı bazı firmaların ‘ürünlerimiz taklit ediliyor’ şikayeti nedeniyle Fransa’da tutuklanmış, 3 gün nezarette kalan firma yöneticileri 800 bin Frank kefaletle serbest kalabilmişti. Daha sonraki süreçte bu dava ile uğraşan Türk firmaları, 4 yıl süren dava sonunda suçsuz bulundular ve kefalet paralarını faiziyle birlikte geri aldılar.
Türk tekstilcilerin mağdur edildiği bu süreçte, PV’ye rakip olarak Texworld fuarı 1998’de doğmuş, Türk tekstilciler Paris’te düzenlenen bu fuara yoğun ilgi göstermeye başlamıştı. Fransız A&Z şirketi tarafından oluşturulan bu fuar daha sonra Messe Frankfurt tarafından satın alınmış ve daha küresel bir yapıya kavuşmuştu.
Bu dönemde Türk üreticileri fuara katılımcı olarak dahil etmeyen PV yöneticileri daha sonra kararlarını değiştirmiş ve Türk tekstilcilerle gücünü arttırdı. Bugün itibariyle PV’nin İstanbul ofisini açması Türk tekstilcilere gerçek anlamda iade-i itibar vermesi olarak yorumlanıyor.