Tekstil işleme teknolojisinde uzun yıllara dayanan deneyime sahip bir ekip tarafından oluşturulan İsveç kökenli firma Imogo, ITMA 2019'da pazara sunduğu yeni Dye-Max sprey boyama teknolojisi ile tekstil imalat endüstrisinin gidişatını değiştirmeyi hedefliyor.
Halen prototip aşamasında olup, şu anda ilk tam ölçekli hattının yapımı süren ve bu sonbaharda teslimattan önce gösterilecek olan Dye-Max, yine de geleneksel jet boyama sistemlerine göre su tüketimini, atık suyu, enerji ve kimyasalların kullanımını % 90 oranında azaltmayı vaat ediyor.
Sprey kasetleri
Uygulama ünitesi, uygulanacak hacmi kontrol eden patentli Imogo pro hız valfi ile kombinasyon halinde, hassas ve tutarlı kapsama için hassas nozüllere sahip bir dizi sprey kaseti içeren kapalı bir kamaradan oluşuyor. Bu kamara, ünitenin etrafındaki ortamın partiküllerden arındırılmış olmasını sağlamak için bir egzoz sistemi ve damlacık ayırıcı ile donatılmış.
Imogo’nun kurucu ortağı Per Stenflo, sprey kasetlerinin Dye-Max’ın önemli bir parçası olduğundan bahsederek, “Üç ayrı boya dispersiyon besleme hattının her biri için bir set sprey kaseti var ve aletlere gerek kalmadan bir dakikadan daha kısa sürede kolayca değiştirilebilirler. Bu, temizlik gerektirmeden farklı renkler arasında son derece hızlı geçişlere izin verir. Sprey kasetleri de çıkarılabildiğinden, tüm bakım işlemleri makine durduğunda gerçekleştirilebilir. Boya dispersiyonunu uyguladıktan sonra, kumaş bir levende sarılarak ısı ve basınç yoluyla derin boya fiksajı için otoklava taşınır.” ifadelerini kullandı.
Stenflo, Dye-Max'in elde ettiği arıtma suyundaki tasarrufun, kumaşının kilogramı başına 0.5 litrelik düşük likör oranından kaynaklanmakta olduğunu söyleyerek şunları ekledi:
“Aynı zamanda, düşük likör oranı ve sprey işlemi, başlamak için önemli ölçüde daha az yardımcı kimyasal gerektirir ve bunların tümü, geçişlerde yıkama için sadece 20 litreye ihtiyaç duyarak, atık su üretimini büyük ölçüde azaltan işlemlerde kullanılır. Bu arada kumaştaki düşük sıvı içeriği fiksaj için gereken enerjiyi en aza indirir”.
Mini-Max
Uygulama hacimleri ve hızları Mini-Max laboratuvar ünitesinde testler yapılarak önceden belirlenebilir.
Stenflo, “Mini-Max ile doğru renk reçetesi ayarlamak için minyatür üretim testleri yapmak mümkün” diye açıklayarak; “Bu, hazırlık işlemiyle zamanın ziyan edilmesinden kaçınarak değerli üretim zamanının doğru kullanılmasını sağlıyor. Kullanıcı reçetesini Mini-Max ile ayarlar ve sistemin tamamen üretime hazır olması için parametreleri Dye-Max tarif veri tabanına aktarır.” ifadelerini kullandı.
Imogo, ilk Dye-Max hattının kurulumu için yine İsveçli olan ACG Kinna ile işbirliği yapıyor ve 23 Haziran Pazar gününden itibaren 3. Salon D239 ACG Kinna Automatic standında yer alacak.
Stenflo, İsveç'teki Borås Üniversitesi'nde bu sistemin tam testini yaptıklarını ve elde edilen kaliteden çok memnun kaldıklarını belirterek sözlerini şöyle tamamlıyor. “Tekstil endüstrisinin daha sürdürülebilir üretim süreçlerine geçeceğinden hiç şüphe yok ve bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorusundan daha önemli olan soru, mevcut üretim teknolojilerinin yerini neyin alacağı ve yeni çözümlerin ne kadar çabuk kabul edileceği sorusudur.Genellikle, riskler nedeniyle yeni teknolojiyi benimseme ve savunmada öncü olma konusunda bir tereddüt vardır, markaları ve üreticileri yeni teknolojiyi benimsemeye zorlamak için hükümet düzenlemeleri ve tüketici baskısı hala gerekli. Ancak ITMA 2019'da, istekli öncülerle verimli görüşmeler gerçekleştirmeyi umuyoruz”.