SYK, Yeşim, Sunteks Tekstil gibi aralarında sektörünün önde gelen firmalarının da bulunduğu 75 tekstil firması, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) nezdinde Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak sentetik filament iplikten dokunmuş giysilik kumaşların oluşturduğu 5407 GTİP numaralı ürünlere 12 yıldır uygulanan antidamping uygulamasının kaldırılmasını, inceltilmiş ham kumaşın ise ithalatına izin verilmesini istedi. Firmalar tarafından Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’ne (UHKİB) iletilen şirket görüş yazılarının 7 ve 13 Mayıs tarihlerinde Ekonomi Bakanlığı’na iletildiği öğrenildi.
3 Milyar Dolarlık İthalat Hindistan’a Geçti
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü temsilcileri, 2002 yılından bu yana 5407 GTİP numaralı sentetik filament dokuma giysilik kumaşlara uygulanan antidamping nedeniyle sıkıntıda. Antidamping uygulaması, kumaş ürünleri üreten yerli firmaların başvurularıyla uygulanmaya başlamıştı. Ancak aradan geçen 13 yıl içinde uygulama devam etse de, uygulamanın gelmesini isteyen firmaların bir çoğu bugün faaliyetlerini sürdürmüyor. Bu ürünlerin yüzde 130 varan vergiyle ithal edilmesi nedeniyle de toplam 3 milyar dolarlık ithalat Hindistan’a geçmiş durumda. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) önderliğinde konuya daha öncede itiraz eden sektör temsilcileri, bu ürünlerde özellikle 110 gram bölüm metrekarenin altında yapılacak ithalatlarda antidamping ve ilave vergilerin kaldırılmasını istiyor.
Tanrıverdi: Kumaş Lobisinin Etkisi Var
Antidamping uygulaması ile ilgili daha önce açıklamalarda bulunan İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, antidamping uygulamasının ardından ihracatın düştüğünü belirterek, “Hammaddeyi ve nihai ürünü birbirinden ayırmak lazım. Bunlar bizim hammaddemiz. Bugün bir otomotiv hammaddesine herhangi bir şey uygulanmıyor bildiğimiz kadarıyla. Biz ise birçok üründe ek vergilerle anti-dampinglerle karşı karşıyayız. Türkiye’nin rekabet edebilir ve hızlı olması için bunun kalkması gerekiyor. Bir lobi etkisiyle devlet üstünde ağırlık yaratılıyor. Konfeksiyon sanayi daha küçük ölçeklerde. KOBİ’ler siyasiye ulaşamadıkları için iletemiyorlar. Büyük tekstil üreticileri ise kendi şehirlerinde çok rahat milletvekillerini çok rahat etkiliyorlar” demişti.
Firmalar Rekabete Geri Kalmak İstemiyor
Sunteks Dokuma Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Kahraman konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şöyle konuştu: “Başvuruda bulunan 75 firma Türkiye’nin kadın giyim ihracatının yüzde 80’ini gerçekleştiren Bursalı firmalardır. Polyester geçmişten bu yana Bursa’nın işidir. Bu nedenle önlemin Endonezya’yı kapsayacak şekilde genişletilmesini istemiyoruz. Endonezya bizim için çok önemli. Bursa’da 200’e yakın boyahanemiz var. Kapsamın genişletilmesi boyahanelerimize büyük sıkıntı verir, işsiz kalırız. Son yıllarda İspanya’da, İtalya’da boyahanelere yatırım teşvikleri verilmeye başlandı. Bizim Avrupa pazarındaki rakiplerimiz onlar. Bu pazardaki rekabet şansımızın azalmasını istemiyoruz. Bizler 1 dolarlık hammaddeyi getirip 13-15 dolarlık gömlek satabiliyorsak görevimizi yapıyoruz demektir. Ama o 1 dolarlık mala antidamping koyulduğu zaman rekabet şansımız azalıyor.”
Uzakdoğu’nun Ürünleri Kanserojen Madde İçeriyor
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Üyesi ve SYK Tekstil’in Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yedikardeş, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi’nin 9 Haziran’da kamuoyuna duyurduğu konu hakkında sektörü desteklediklerini belirtti. Yedikardeş, 5407 GTİP numaralı mallara uygulanan antidamping konusunun Türkiye’de çok az sayıda ili ilgilendirdiğinin altını çizerek, buna karşın hazır giyim üreticileri çerçevesinde bakılırsa yüzde 85 oranında Bursa’yı etkilediğini söyledi. Yedikardeş, “Bursalı hazır giyim ve tekstil sanayicileri olarak konfeksiyoncularımızın bu çağrısını destekliyoruz. Ancak bu malların inceltilmiş olan kısımlarının yurt dışından getirilmesini kabul ediyoruz. Çünkü bu kumaşların inceltmesini Bursa’da yapabilen firmamız yok. Olsa bile bizler yaptırmak istemiyoruz. Çünkü inceltme işlemi nedeniyle çevreye normalinden 8 kat daha fazla zarar vermiş olacağız” diye konuştu. Yedikardeş, ayrıca Uzakdoğu’da üretilen malların kanserojen madde içerdiğini ve Avrupa standartlarında boyanmadığını bildiklerini de söyledi.