Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF) Başkanı Hüseyin Öztürk, Türkiye’nin tekstil ve hazır giyimde önde gelen üreticilerden biri olmaya başladığına dikkat çekerek, geçmişte Avrupa'nın fason üreticisi konumunda olan sektörün, son yıllarda tasarıma dayalı ürünlerle koleksiyon satar hale geldiğini ifade etti.
Üretim kalitesinin yanı sıra, trendlerin belirlenmesinde de sektörün aktif rol üstlenmeye başladığına dikkat çeken Öztürk, tüm bunların sonucu olarak ihracatın da hızla arttığını dile getirdi. Gerçekleştirilen çalışmalarla katma değerli üretimin tüm dünyaya tanıtılması ve ihracatın daha da arttırılmasını sağlayacaklarını kaydeden Öztürk, kilogram başına ihracat rakamlarının arttırılmasına yönelik sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye'nin kilogram başına ortalama ihracat fiyatı 1,5 dolarlarda seyrederken hazır giyim ortalaması 22 dolara çıktı. Hatta bazı segmentlerinde 25-30 doları buluyor. Avrupa'ya gönderdiğimiz ürünlere baktığımızda 25 dolar ortalamasındayız. Marka oluşturmak ciddi bir süreçtir. Markanın en önemli faktörlerinden birisi ülkenin marka olmasıdır. Biz de bu alanda önemli bir markayız. Ortadoğu'da, Türki Cumhuriyetlerde, Güney Afrika ve Balkanlar'da zincir mağazalarımız önemli ölçüde bilinirliğe ulaştı. Avrupa’da da marka olabilmek için bir zincir oluşturmamız gerekiyor. Bizim birçok markamız var ama bunlar Avrupa'da bir iki mağazayla yola devam ederken Uzakdoğu ve Ortadoğu'da daha hızlı büyüyor. Çünkü biz de onların Avrupa'sı konumundayız."
“Türk Malı Dünyanın Her Yerinde”
Tekstilin otomotivden sonra en fazla döviz getiren sektör olduğuna ve günümüzde 211 ülkeye ürün gönderdiklerine dikkat çeken Öztürk, dünyanın her yerinde bir Türk malı giyim eşyasına rastlanabileceğini dile getirdi. Son dönemde yaşanan bazı siyasi sorunların ardından Avrupalı alıcının Türkiye'ye karşı algısının değiştiğini belirten Öztürk, buna karşın ihracatçının pes etmediğini ve müşterinin ayağına giderek satışlarda önemli bir başarıya ulaştığını dile getirdi.
Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü; "Önümüzdeki süreçte bu başarımız periyodik olarak devam edecek. Çünkü Türkiye'nin makine parkuru, alt yapısı ve yetişmiş nitelikli iş gücü, son dönemlerde ise inovasyona yönelik gerçekleştirdiği tasarım odaklı çalışmaları oldukça önemli. Dünya geneline baktığımızda 7. büyük tedarikçi olmamıza rağmen hala Avrupa'nın bir tık altındayız. Pazar standartlarına baktığımızda ise bunu örgütlü çalışmayla, birlikte hareket etme kültürüyle aşabileceğimizi düşünüyorum." Tasarım ve markalaşmaya odaklanan sektör, tüm dünyada bilinen markalar arasında yer almak üzere çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.