Farklı ülkelerden 3000’den fazla katılımcının buluştuğu Mart ayında Şangay’da düzenlenen Intertextile Shangai Fuarı’nı ziyaret eden İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, fuar ve Çin tekstil pazarı hakkında sorularımızı yanıtlayarak değerlendirmelerini paylaştı.
16-18 Mart 2016 tarihleri arasında 27 bin metrekarelik bir alanda düzenlenen Intertextile Shangai Fuarı’nın Çin’in önde gelen fuarlarından biri olduğunu belirten İTHİB Başkanı İsmail Gülle, “Fuarın bahar dönemi, iki yıllık bir aranın ardından düzenlenmesi açısından önemliydi. Ağırlıklı olarak yatak örtüleri, nevresim takımları, havlular gibi ürünlere odaklanan fuar uluslararası katılım açısından Çin’in önde gelen fuarlarından bir tanesi. Bu yıl fuar hazır giyim, iplik ve CICH deri moda fuarları ile bir arada gerçekleştiği için de ayrıca ilgi çekiciydi.” açıklamalarına yer verdi.
Türk ve Çin tekstil sektörü arasındaki rekabet konusundaki sorularımızı da yanıtlayan Gülle, 1 milyardan fazla nüfusa sahip olan, yüzölçümü itibariyle dünyanın en büyük ülkelerinden biri olan Çin’in merkezi yönetimden serbest piyasa ekonomisine geçme aşamasında olduğunu hatırlatarak ekonomik faaliyetlerin halen devlet tarafından düzenlenmekte ve teşvik edilmekte olduğuna dikkat çekti. Gülle, sözlerini şöyle sürdürdü; “Tekstil sektörü, bu anlamda Çin’in planlı büyüme modelinde geniş kesimlere istihdam sağlayabilmesi açısından öncelikli bir sektör olarak bizzat devlet eliyle teşvik edilerek büyümüştür. Bu çerçevede, Türk tekstil sektörü ve Çin tekstil sektörü kıyaslandığında ilk söylenecek unsur, elbette bu iki sektör arasındaki kapasite farkıdır. İkinci unsur ise Çin tekstil sektörünün devlet eliyle kurulmuş ve teşvik edilmiş bir sektör olurken, Türk tekstil sektörünün geleneksel bir sektör olarak ülkemizde girişimciler eliyle gelişmiş ve rekabetçi hale gelmiş olmasıdır. Çin tekstil sektörünün gelişmesinde uluslararası alıcıların, 1970’li yıllardan itibaren üretimlerini bu ülkeye kaydırmış olması etkili olmuştur. Merkezi yönetim ve planlama ile yüksek kapasitede üretim yapabilen Çin, alıcılar için cazip bir üretim merkezi haline gelmiştir.”
“Nitelikli Ürünlerle Farklılığımızı Ortaya Koyuyoruz”
Günümüzde ise küresel rekabet ortamında Çin’in avantaj gibi görünen bu özelliklerinin Türk tekstil sektörünün rekabetçiliğinin önüne geçemediğini belirten Başkan Gülle, “Ürünlerimizin rekabetçiliği; tasarım, kalite, hızlı teslimat, sosyal ve çevresel standartlara uygunluk gibi çok çeşitli unsurlardan kaynaklanıyor. Bu bakımdan yüksek kapasitede basit ürün üretiminden belirgin şekilde ayrışmakta. Osmanlı döneminden bu güne tekstil sektöründe, özellikle pamuk karışımlı nitelikli ürünlerde farklılığımızı ortaya koymuş bir sektör olarak, üretim ve ihracat kapasitemizi arttırıyor ve bir moda ülkesi olma yolunda hızlı ve emin adımlar atıyoruz.” sözlerine yer verdi.
“Çin İlk 25 İhracat Pazarımız Arasına Girdi”
Çin’in sahip olduğu tüketim potansiyeli ile Türk ürünleri için alternatif bir pazar olabileceğine değinen İsmail Gülle, sözlerini şöyle sürdürdü; “Biz Türk tekstil sektörü olarak Çin’in sadece bir üretim merkezi olmadığına, sürekli büyüyen orta ve yüksek alım gücüne sahip nüfusu ile kaliteli ve tasarımı ile farklılaşan Türk ürünlerini de tercih eder hale geleceğine inanıyoruz. Bu durum gerek Çin’in iç piyasası gerekse Çin’de üretim yapan uluslararası alıcılar için geçerli. Nitekim, son yıllarda Çin’e kumaş ihracatımız son yıllarda ortalama yüzde 15 arttı ve Çin 2015 yılında ilk 25 ihracat pazarımız arasına girdi.”
Türkiye’den firmaların fuara olan ilgisinin sınırlı kaldığını ancak katılımcıların tekrar katılmak üzere ayrıldıklarını dile getiren Başkan Gülle, “Çin, Türkiye için hep uzak bir ülke olarak görüldü, oysa ki burada da Türk ürünleri için potansiyel bir pazar var, dolayısıyla bu potansiyelin farkında olmak ve değerlendirmek gerekiyor.” açıklamalarına yer verdi.
